banner564

Faiz, enflasyon, kur üçgeni ve ekonominin seyri

   Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 13 Eylül 2018 tarihinde para politikası çerçevesinde 625 baz puanlık (% 6,25) faiz artış kararı aldı. Böylece, politika faizi olan haftalık repo faiz oranı % 17,75’den % 24’e yükseldi ve Türkiye en yüksek faiz oranı sunan ülkeler arasında Arjantin’den sonra ikinci sıraya çıktı. Merkez Bankasının para politikasındaki şahin tavrı ve sert sıkılaştırması yönüne gitmesi kurum tahtında piyasalarda güven tazeledi ve olumlu karşılandı. Akabinde, sene başından itibaren sert çıkışlar yaşayan döviz kurlarında % 5 civarında bir gerileme yaşansada TL’nin değer kaybı % 70 civarlarında seyretmeye devam ediyor. 2017 yıl sonuda Türk hisseler ve tahviller piyasalarında yabancı sermaye yatırımları 86,3 Milyar seviyelerine yükselmişti. 07.09.2018 tarihi itibariyle yabancı yatırımlar 36.87 Milyar USD’ye gerilemiş ve böylelikle, döviz likiditesi azalma kaydederken, borsada da değer kayıpları meydana gelmiş ve borsa değeri % 18,13 oranında azalarak 94.419 bandına gerilemiştir. Buna ek olarak sıcak paranın çıkışı Türk lirasının değer kaybetmesinde muazzam etki yaratmıştır. Politika faizlerinin artmasına müteakip olarak para piyasalarındaki faizlerin, mevduat ve kredi faizlerinin de yükseleceğini öngörebiliriz. 

    Yükselen kurların büyük etkisiyle faiz artışından önce artan enflasyon verileri de yayımlandı. Bu bağlamda, Ağustos sonu itibari ile yıllık hayat pahalılığı artışı TC’de % 17,90’a çıkarken, söz konusu oran KKTC’de % 29,88’lere ulaştı. Haliyle, makro ekonomik göstergelerde yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yüksek kur oranları dönemine girilmiş oldu. Faizlerin artmasıyla birlikte yükselen maliyetler sonrasında ekonominin soğuması ve enflasyonun azalması beklenirken, diğer bir yandan ekonomik resesyon riski yükseldi. Haliyle, yükselen borçlanma maliyetleri sonrasında kredi alma ve yatırım faaliyetlerinde azalmalar yaşanacağından dolayı mevcut ekonomik ortamın iç talep, ekonomik büyüme ve işsizilik oranları üzerinde olumsuz baskı yaratması söz konusudur. Zira, Türkiye satın alma yöneticileri endeksi (PMI) Ağustos 2018 döneminde azalma kaydederek 49’dan 46,4 bandına gerilemiştir. PMI ülkelerin büyüme tahminlerini en iyi şekilde açıklayabilen bir endekstir. Aynı zamanda satın alma yöneticilerinin, mal ve hizmet satın alma eğilimlerini inceleyen bir göstergedir. PMI’ın 50’nin üstünde olması ekonomide büyüme beklentisi olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. 50’nin altına inmesi ise ekonomik daralmaya işaret etmektedir.
   Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’nın hassasiyetle vurguladığı üzere stokçuların ve kurlardan dolayı haksız kazanç sağlayan tüccarların denetlenmesi suni enflasyonun önüne geçilmesi hususunda son derece önem arz etmektedir. Türkiye’de bu durumun denetlenmesi amacı ile ani baskınların yapılacağı açıklandı. Tam da aynı sebep ve endişeden ötürü denetimlerin KKTC’de de titizlik ve etkinlikle yapılması enflasyonla mücadelede son derece önemli bir rol oynayacaktır. Aksi takdirde enflasyon hızla kontrol edilemeyen bir şekilde tırmanmaya devam edecek ve ülkedeki tüm yatırım ve finansal ortam bozulacaktır. 
   Uluslararası üç büyük kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch 13 Temmuz 2018 tarihinde dış finansman ihtiyacının şoklara karşı kırılgan halde olduğunu belirterek kredi notunu BB +’dan BB’ye düşürdü ve ekonomik görünümü negatif olarak belirledi. Akabinde, Moody’s Ağustos ayında Türkiye’nin kredi notunu bir kez daha indirerek Ba3’e düşürdü ve ekonomik görünümü negatife çevirdi. Notların yükselmesi için enflasyon, cari açık ve ekonomik programlarda iyileşme beklendiğine işaret edildi. Ekonomik göstergelerde yaşanan bozulma ve ABD ile yaşanan siyasi gerginliklerin de etkisi ile ülke risk primi sert şekilde artış yaşayarak 448,32 puana yükseldi.   
      T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Berat Albayrak 20.09.18 tarihinde orta vadeli planlarını açıklayacağı ve aksiyon planları çerçevesinde enflasyonun, faizlerin düşürülmesine ve cari açığın azaltılmasına son derece önem vereceklerini açıkladı. İlerleyen dönemde kurlar, enflasyon ve faiz üçgenini mali reformlardaki etkinliğin, politik istikrarın ve uluslararası ilişkilerin seyrinin belirlemeye devam edeceği aşikardır. Devir hızlıca toparlanma ve liyakata göre alanında küresel nitelikte uzmanlarla iş yapma dönemidir. 
 

YORUM EKLE

banner471

banner474