banner564

Füzeler savaşı, Türkiye, turizm, ulusal konsey

En sonunda beklenen oldu; İsrail İran’ı vurdu. Hem de ne vurdu, yatak odasında uyuyan genelkurmay başkanını, devrim muhafızları komutanı ayrıca 12 üst düzey general , nükleer silah yapmak için yıllarca çalışan mühendisleri nokta atışı ile öldürdü.Mağusa’dan gece görünen onlarca füze ; öyle anlaşılıyor ki günler , belki de haftalar geçtikçe daha da fazla çoğalacak.
Artık bu gerçekler ışığında bazı saptamaları da tesis etmek lazım.
İster sağcı olsun ister solcu ; hiç kimse Anavatan Türkiye’nin bu topraklardaki Kıbrıs Türkünü koruma ve garantisi yüzünden burnunun kanamadığını inkar edemez.
Yıllardır eğer bu topraklarda Kıbrıs Türküne bir şey olmadıysa bu Türkiye’nin askeri gücünden kaynaklanmaktadır.
İster Türkiye’ye bölgesel güç, isterse global güç deyin; Türkiye özellikle son yıllarda geliştirdiği savunma sanayi ; IHA , SIHA, TIHA ve onlarca yeni mühimmat, top tüfek, çıkarma gemileri hatta IHA gemisi , tank , zırhlı araç gereç ile stratejik konumu gereği , jeopolitik gücüyle NATO’nun ikinci büyük ordusudur. Hatta beşinci nesil savaş uçağı KAAN envantere girdiğinde gerçekten de Türkiye dünyada “ Game Changer “ yani oyun değiştirici kimliğine bürünecektir.
Bu yüzdendir ki; yıllarca birbiriyle sorunlu ülkeler Türkiye’nin etkin ve fiili siyaseti ile barışma noktası aramaktadır. Buna en önemli örnek Rusya Ukrayna arasındaki savaşı verebiliriz. Uluslararası ilişkilerde ülkenin menfaatleri, çıkarırlar ve güven her şeydir. Türkiye bu noktadadır.

Turizmde ne olur?

Tam da yazın ortasında turizm sektörünün en yüksek olduğu dönemde böyle bir savaşın başlaması mutlaka turizm açısından çok da olumlu bir seyir göstermeyecektir ne yazık ki . Zaten gittikçe azalan turizm rakamları, yabancı turist sayısının artık çarşı esnafı tarafından da en büyük şikayet unsuru olarak dile getirilmesi, Kuzey Kıbrıs için mutlak bir olumsuzluğa dönüşmesi olasıdır .

Sonuçlarını bekleyip göreceğiz . İnşallah savaş uzun sürmez ve bu belirsizlik ortamı son bulur.

Ülkemizde ulusal konsey şart olmuştur  

Son haftalarda güneyli komşuların Kuzey Kıbrıs’ta kalan taşınmaz malları ile ilgili buradaki müteahhitlere hatta Kıbrıs Türklerinin hepsine (özellikle 2006 yılından sonra Rum arazileri üzerine inşa edilen taşınmaz mallarla ilgili) yaptığı şikayetler ve lobi faaliyetleri AB yanında İnterpol’e kadar ulaşmış ve içine almıştır.
Geçenlerde TV ekranlarından izlediğim ikinci cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat verdiği inanılmaz açıklayıcı fikirleriyle artık adanın kuzeyinde tıpkı yorumların yaptığı gibi bir ulusal konseyin kurulması gerektiği düşüncesini bana vermiştir.
Bu ulusal konsey içerisinde geçmiş cumhurbaşkanları, siyasi parti liderlerinin başı çekeceği bir konsey mutlaka seçilmiş cumhurbaşkanına uluslararası görüşmelerde fikir yürütme anlamında yardımcı olacaktır. Buna da çok büyük bir ihtiyaç vardır. Türkiye ile birlikte hareket edecek olan böylesi bir konsey mutlaka Kıbrıs Türkü için büyük bir kazanım olacaktır. Bugün masadan kaçan bir izlenim veren Kıbrıs Türk tarafı, aslında 2017 yılında Crans Montana’da masadan esas kaçanın , anlaşmaya ramak kalınan bir durumda Yunanistan ile siyasi çözümsüzlüğü devam ettirmek isteyen tarafın Rum tarafı olduğunu dünyaya unutturduk. Bunun üzerinde durmadık, dünyaya anlatamadık. Uluslararası ilişkiler ve siyaset işte tam da burada devreye giriyor. Türki cumhuriyetlerde boşu boşuna para harcayarak , otel uçak parası vererek o toplantı bu toplantı zaman geçirileceğine , kendi içimizde bir bütün olarak Türkiye’nin dışında kimseden medet ummayarak atacağımız milli bir adım ve ulusal bir konsey inanın her şeyden daha kıymetli olacaktır.

YORUM EKLE

banner608

banner474