Bu açıklamaların merkezi elbette Güney Kıbrıs’tı...
Bunun dışında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nün “Garantiler tabu değildir” şeklindeki açıklaması ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’nin huzurunda yapılan ‘Mülkiyet Komitesi’ kurulacağına ilişkin açıklama; tartışmaların odak noktasını oluşturdu...
Garantiler, insanımızın geleceğiyle ilgilidir...
Kıbrıs’ta bir daha Rum saldırılarına maruz kalmamak için tek güvencesi olan Türkiye’nin buradaki varlığının devamını istemek en doğal hakkımızdır...
O nedenle de “Garantiler tabu değildir” yerine, görüşmelerde “Garantiler de ele alınacak, ancak bunun devamı bizim için hayatidir” denseydi, halkımızda bu kadar tepki oluşmazdı...
“Garantilerin görüşüleceği geçmiş müzakerelerde de vardı” deniliyor...
Doğrudur...
Ama geçmişte müzakere masasına oturanlardan bir tanesi dahi “Garantiler tabu değildir” şeklinde bir açıklamada bulunmadı...
Tam tersi ‘kırmızı çizgi’ olduğunu söyledi...
Ama şimdi farklı bir lider, farklı bir ortam ve farklı bir strateji izleniyor ve o çerçevede ‘kırmızı’ veya ‘siyah’ çizgilerden söz etmenin anlamı yok deniliyor...
O zaman “Garantiler tabu değildir” yerine “Halkımız bu garantileri terk etmek istemiyor” diyebilirsiniz...
Halkımızın AB veya NATO garantilerine güvenmeyeceğini söyleyebilirsiniz...
Mal canın yongasıdır
Geçelim ikinci konuya...
Sayın Akıncı dünkü basın toplantısında mülkiyetle ilgili önemli açıklamalarda bulundu...
Rumların hoşuna gitmeyecek olsa da halkımızı rahatlatan bir açıklama oldu...
Kendisini bu açıdan kutlamak ve cesaretlendirmek istiyoruz...
Çünkü mülkiyette eski sahibine öncelik verileceğine ilişkin Rum açıklamaları sonrasında Kuzey Kıbrıs’ta ekonominin dibe vurduğunu herkes görebiliyor...
Özellikle Rum mülkleri alıcı bulamıyor...
Rum mülklerinde oturanlar ise, olası bir çözüm sonrasında malın ilk sahibinin kapısına dayanacağı ve “çık evimden” diyeceği endişesini yaşıyor...
Rum mülküne yatırım yapanlar “Vay başıma gelenler” diyerek kan ağlıyor...
Akıncı, “Tazminatı vatandaşın boynuna yüklemeyeceğiz” şeklindeki açıklaması ve yatırımların devamı yönündeki çağrısı, endişeleri büyük ölçüde giderici niteliktedir...
Kuşkusuz; Eide tarafından açıklanan ‘Komisyonun’ nasıl çalışacağına ilişkin kriterlerin belirlenmesini ve kamuoyuna açıklanmasını da bekleyeceğiz...
Mal alıp veya satarken acele etmemek herhalde doğru olandır...
Önümüzde çok kritik aylar vardır...
Rum tarafında kazan kaynıyor...
Bizde bazı ‘çok bilmişler’, kuzeyde mülk bırakan Rumların 41 yıl sonra geri dönmeyeceği hayalinde yüzerken, Rum tarafından çok farklı sesler geliyor...
En sonunda Değirmenlik sakinleri ortaya çıktı...
“Ya köyümüze döneriz, ya da 15 bin kişiyi karşınızda bulursunuz” diyen Değirmenlik sakinlerine Anastasiadis’in ne söyleyeceğini merak ediyoruz...
Bir de ‘Özgür Girne’ Derneği vardır...
Bu dernek 40 yıldan beri “Girneliler dönmezse hiçbir çözüm şekline izin vermeyiz” diyor...
Kilise de onların yanında duruyor...
Gerçekten çok kritik günler var önümüzde...
Saldırmak ve birbirimizi kırmak yerine, soğukkanlı davranarak gelişmeleri izlemek ve sağlıklı değerlendirmeler yapmak zorundayız...
Tehlike gördüğümüz anda ise başımızı kaldırıp konuşmalıyız...
Son söz halkındır...