banner564

Gaz ve Andilla ile bakmak

KKTC Dışişleri Bakanlığı Kıbrıslı Rumlara dönük ayin yasakları ile uğraşırken etrafımızda değerlendirmemiz gereken bir hayli gelişme oluşuyor.
  Kıbrıs Rum basınında yer alan İsrail ve Türkiye arasındaki gaz boru hattı haberi, gerçekten üzerinde kafa patlatmamız gereken konuları işaret ediyor.
  Söz konusu haberde, isminin açıklanmasını istemeyen bir "Türk Yetkili", İsrail ile Türkiye arasındaki gaz boru hattının Kıbrıs'ın, MEB Bölgesinden geçmesi için Kıbrıs'ın izninin gerekmediğini söylediğini yazıyor.
  Ancak aynı haberde, "Kıbrıs Cumhuriyeti" yetkilisinin de bunun deniz hukukuna uygun olmadığını söylediğini de yazıyor.
  Ancak aynı haberde bence en çarpıcı olan İsrail yetkilisinin söylediğidir…
  İsrailli yetkili sürecin 3 yıllık bir zamandan sonra ileriye gideceğini vurguladıktan sonra; Kıbrıs, İsrail ve Türkiye'nin bu konuda sağlıklı bir antlaşma yapabileceğini söylüyor...
  İşte bence en muhtemel ve kendileri açısından en akılcıl olan bu. 
  Kıbrıs sorunun çözümü kuşkusuz bu konuyu çok daha sağlıklı bir şekilde ileriye taşır.
  Ancak burada düşünmemiz gereken nokta ise şudur.

Çözüm olmazsa buna andilla ile mi bakacaklar?
 
  Peki ama Kıbrıs sorununda çözüm olmazsa bu hayati hat olduğu gibi işlevsiz mi kalacak? 
  Yani, İsrail trilyonlarca metreküplük gaz rezervinin ekonomik, siyasi, stratejik avantajından Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğünden ötürü yararlanamayacak mı?
  Yani bu nedenle İsrail, deniz altında bulunan bu trilyonluk servete andilla ile mi bakacak? Kuşkusuz ki hayır.
  Peki ama aynı şekilde Türkiye, hem kendi ekonomisi ve enerji politikası için, hem de Avrupa ile gaz ve enerji kaynakları arasında ciddi bir köprü olma hedefinden bu sorunun çözümünün uzayıp gitmesi nedeni ile mahrum mu kalacak?
  Bu hedeflerine Türkiye'de aynı şekilde, bu nedenle andilla koyarak mı bakacak? Bence buna da cevap hayırdır.
  Peki, "Kıbrıs Cumhuriyeti", bu gaz boru hattı yüzünden İsrail ile ilişkilerini AB üyesi bir ülke olarak sıkıntıya mı sokacak?
  Buna da bence cevap hayırdır. 
  Peki muhtemel olan nedir? 
  Türkiye, İsrail ve Kıbrıs arasında bu ortak çıkarlara dönük bir gizli veya açık uzlaşma. Bunu kimse ret etmesin. Çünkü tarih bize "olmaz olamaz" denenlerin olduğunu gösterdi. 
  Yakın geçmişte Türkiye ile İsrail'in arasının One Minute ve Mavi Marmara Krizleri nedeni ile ciddi sarsıntı yaşamasından sonra, "Bu ilişki kolayca düzelmez" diyenler yanıldı. İnanılmaz gelişmeler yaşandı. 
  "Kıbrıs AB'ye, Türkiye üye olmadan giremez" diyenlerin de onayı ile üye olduğunu tarih bize yaşattı.
  İşte bunlar ve daha bir hayli yaşanmış örnekte de olduğu gibi bu süreçte de işaret ettiğim noktada gelişebilir. 

Andilla koyarak bakan
 
 Ancak böylesi bir gelişmede Kıbrıs Türk toplumunun bir rolü ve konumu olmaz. 
  Yani çözümsüzlük şartlarında eğer İsrail, Kıbrıs ve Türkiye arasında boru hattı konusunda bir gelişme olursa, bundan Kıbrıs Türk toplumunun ne siyasi, ne ekonomik, nede stratejik bir çıkarı olmaz.
Bu gelişmelere uzaktan "andilla" koyarak bakan bir tek taraf kalır. Buda Kıbrıs Türk toplumu olur.
  Bu yüzden bu gelişmelere çok duyarlı olmalıyız. Çünkü bu adada yaşayan ve ana dili Türkçe olan insanların toplum olarak kurumsal varlığı ile bu gelişmeler doğrudan bağlantılıdır.
  Bu yüzden çözüm için zamanın tüketilmesi, Kıbrıs Türk toplumunun aleyhinedir.
  Çünkü Güney bu stratejik dengeye oynadığı için çözüm için zaman takvimine karşı çıkıyor. 
Biliyorlar ki önemli hidrokarbon kaynakları ve Avrupa'ya dönük enerji yolları nedeni ile İsrail, Türkiye ve Avrupa çözüm olmasada bunların ekonomik, stratejik olarak değerlendirilmesi dinamiği nedeni ile statik olarak duramazlar.
  Bunun için zamana oynamaktan kaçınmıyorlar. Çünkü Sayın Anastasiadis'in sözcüsü Sayın Hıristodulidis'in dediği gibi AB üyesi oldular ve hem Avrupa'nın Doğu Akdeniz'deki çıkarları için taraftırlar. Hem de bölge ülkeleri açısından onlar için de Bürüksel’de bölgenin temsilcisi durumundadırlar. 
  Bunlar gelişirken eğer çözümsüzlük devam ederse, AB üyesi olan "Kıbrıs Cumhuriyeti’nin" ağırlığı ve konumu bu ciddi ekonomik kaynak için önemli olur. Kıbrıs Türk toplumu bu süreçlere uzaktan "andilla" koyarak bakar.
  Evet, bu konuda Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı'ya büyük görev düşüyor. Öyle detaylarda boğulmadan, öfke ile zamana oynamak isteyen güneyin egemenlerine fırsat yaratmamalıdır. Bir an evvel görüşme sürecinin hızlı ve verimli oluşması için elinden geleni yapmalıdır.
  Bizde, uyduruk ayin yasaklarından ve birbirimizin kuyruğunu köşeye sıkıştırmak kısırlığına dönüşen ilkel siyaset anlayışından uzaklaşmalıyız. 
  Andilla koyarak uzaktan bakmak değil, bu alanlarda bizde varız anlayışının öznesi olma devinimi ile hareket etmeliyiz.
YORUM EKLE

banner471

banner474