banner564

Geçişler ve iki toplum arasındaki ilişkiler

  Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve dövizde meydana gelen artışlar sadece sıradan vatandaşları değil, devleti de düşündürmelidir…
   Maaşlar TL olmakla birlikte, malzeme alımlarında, bakım-onarım giderlerinde dövize endeksli paralar ödeniyor…
   Ayrıca sıkıntıya giren üretici sektörler umudunu devlete bağlıyor…
   Daha çok teşvik talepleri gündeme geliyor…
   Yapılmadığı zaman eylemler başlıyor…
   İşte o yüzden KKTC devletinin, gelirleri artırıcı önlemler alması kaçınılmazdır…
   Ve bu kriz ortamında KKTC’nin ‘kara sınır kapıları’ gibi büyük bir şansı vardır…
   Fiyatların kontrol altına alınması ve piyasanın ucuzlatılması halinde; Euro’nun değer kazanması nedeniyle Rumların, kuzeyden alış-verişlerinde çok daha fazla artışların olacağını tahmin etmek zor değildir…
   Ancak mevcut kapılarla bunu başarmak mümkün değildir…
   Daha çok kapıya ihtiyaç vardır…
   Bu yönde adım atılırken, diğer yandan mevcut kapıları rahatlatıcı önlemlerin alınması zor değildir…
   Muhaceret işlemlerini kolaylaştırmak da bir seçenektir…
   Ama bu konuda hiç kimse kafa yormuyor, adım atmaya yanaşmıyor…
   Arabalı geçişlerin yapıldığı Metehan’da olduğu gibi, Beyarmudu, Derinya sınır kapılarında da zaman zaman izdiham yaşanıyor, uzun süre beklemek zorunda kalanların bir kısmı yarı yoldan geri dönüyor…
   Bu doğru bir uygulama değildir…
   Madem ki; karşılıklı geçişlerde artış oluyor, her iki toplumun ilgili birimleri ortak adım atarak yeni kapıların açılmasını sağlamalıdır…
   KKTC tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşadığımız bir dönemde, özellikle KKTC yönetimi bu konuda yoğun çaba göstermelidir…

BM ve AB’ye düşen görevler

   Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Bayan Cuellar’ın temasları sırasında bu konu ciddiyetle gündeme getirilmeli, kalıcı bir çözüm öncesinde iki toplum arasındaki ilişkileri geliştirmenin önemli anlatılmalıdır…
   İlişkilerin gelişmesinde en önemli etkenlerden biri de ticarettir…
   Alış-veriş sırasında insanların karşılıklı diyalog içine girmesi, ileride birlikte yaşama şansını artırmak için son derece önemlidir…
   Ayrıca; gerek Birleşmiş Milletler, gerekse Avrupa Birliği yetkilileri ‘iki toplumlu’ etkinlikler konusunda taraflara öncülük etmelidir…
   “Kıbrıs sorunu çözülmezse Avrupa bütün sayılmaz” diyenler, Limasol Karnavalı’nın bir benzerini ‘iki toplumlu karnaval’ şeklinde uygulamaya koyma cesaretini göstermelidir…
   Bunu yapamıyorlarsa, o zaman güven ve istikrardan söz edilemez… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nury
Hasan Nury - 2 ay Önce

Güven artırıcı önerileri Reddeden Kötü Huyumuzun kurbanı olan milliyetçi Liderlerimiz değil de kimdir acaba ? Rumlar’ın terk etmek zorunda kaldığı Maraş’a karşılık Dökülen Mağusa Limanı ile Uluslararası Uçuş yasağı olan Ercan’ın Uluslararası Uçuşlara ve Uluslararası Ticaret ve Turizme açılmasını AB , BM veya Güney Kıbrıs mı Reddetti ? Limanlarımızın ve Ercan Havaalanının Dünyaya Turizmine ve Ticaretine açılmasını dökülen KKTC’ye kapanan Bizler değil de kimdir yani ? Güven artırıcı Güneyle yeni geçiş kapılarının açılmasını milli nutuklar atan Liderlerimiz ile Yüce meclisimizden beklemek hayalin de ötesindedir ? Kötü Huy kurbanı vatan millet Sakarya nutukları atan egemen ayrı liderlerimiz KKTC’de Gerçekten AB’yi BM’yi ve Rumlar’ın gelmesini istiyorlar mı acaba ? Sayın Akar’ın Programlarında yıllardır Yeni Kapılar Açın
TMK çalıştırın uyarılarını hangi yöneticimiz kayde aldı ki ? Temelsiz bina gibi kurduğumuz KKTC’nin yönetemeyen beceriksiz Yöneticileri ile başımıza çökeceğini Bizden başka bilmeyen mi kaldı !
Gideceğimiz köyün minaresi ole yolun sonu şimdiden görünüyor
Koltuklar Boş yüce meclisimiz Lütfen GIMILDANIN !!

Öz
Öz - 2 ay Önce

Hani diyorlar ya. Bize ambargo uygulanıyor, Rumlara uygulanmıyor. İşte bu yüzden Rumlar iki büyük felakete ( Savaş kaybetmeleri, bankalarının iflası) rağmen, yaşam standartları bizden iyidir. Bu düşünce doğru değildir. Ambargolar kalksa bile, Ercan benzeri çok gelişmiş Mağusa limanlarımız olsa bile, hala daha kapı açmakta tereddüt eden, mevcut yönetimle hiç bir şey düzelmez. Bu yönetimle ancak, sahte reçeteler, sahte diplomalar, sahte vatandaşlıklar, sahte ehliyetler, sahte ünvanlar olur. Sahtecilik olmasın diye oluşturulan kurumlar ve kuruluşlar, yetkinlikleri sahte insanlarla doldurulur. Sahtelikler ve sahtekarlar ile doğru bir yer. Kim sahte kim değil anlamak bile zor. Bizim bir an önce, sıfırdan AB standartlarında, yepyeni bir yapılanmaya gitmemiz şart.

banner608

banner474