banner564

Geçmişi sorgulamak önemlidir

   Yaşlı Kıbrıslı Rumlara “eskiden Kıbrıslı Türklerle nasıl yaşardınız?” diye sorduğunuzda hemen hepsi size şu cevabı verir:

    “Aramızda hiçbir sorun yoktu… Çok iyi ilişkilerimiz vardı…”

   Bunu söylerken gözyaşlarını tutamayanlar vardır…

   Kuşkusuz; iki toplum arasında ilişkileri çok iyi olanlar da vardı, kötü olanlar da…

   Ama esas mesele, iki toplumun ilişkilerini bertaraf etmek için uygulanan yöntemdi…

   Özellikle Rum kilisesi bu konuda çok büyük günahlar işledi…

   Kilise zengin olduğu için önemli siyasileri ve medyayı da yönlendirdi…

   Kıbrıslı Rumlar arasında “En iyi Türk ölü Türk” sloganının sahibi Tassos Papadopulos gibi liderler yetişti…

   Annan Planı’nın reddedilmesi için televizyon konuşmasında gözyaşı dökmüştü Papadopulos…

   O’nun oğlu Nikolas DİKO partisinin liderliğini yapıyor…

   Ve babası gibi ‘iki toplumlu, iki bölgeli federal çözüme’ karşı çıkıyor…

   Bırakın ‘iki eşit egemen devlet’ modelini, federasyonu reddediyor…

   Yıllar önce Nikolas Papadopulos’un yanı sıra bazı Rum siyasi parti liderleri, bir gazeteci arkadaşımıza “tüm isteklerimizi kabul etseniz bile sizinle ortaklık devleti kurmayacak, federasyonu kabul etmeyeceğiz” demişti…

   Kısa bir süre öncesine kadar AKEL’in, Avrupa parlamentosundaki temsilcisi olan ve Kıbrıs Rum siyasetini hepimizden daha iyi tanıyan Niyazi Kızılyürek de DİKO, EDEK gibi partilerin federasyona karşı çıktığını; faşist ELAM’ın, Kıbrıslı Türkleri ancak azınlık statüsünde görebileceğini belirtmiş; en büyük parti olan DİSİ içindeki değişime dikkat çekmişti…

   Tüm bunlara baktığımız zaman ortaya çıkan sonuç şudur:

   “Geçmişte yaşanan acı olaylara karşın, Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerle paylaşım istemiyor…”

  Daha da özeti; Kıbrıs’ı bir Yunan adası olarak görme siyasetini terk etmiş değiller…

   Herkesin bildiği bu gerçekler karşısında Türk tarafının son 51 yılda yapması gereken neydi?..

   Elde edilen olanakları doğru kullanmak ve kuzeyde kendi ayakları üzerinde durabilen bir oluşum yaratmaktı…

   Ayrı devlet ilanına sarılıp, dünyadan dışlanmak yerine; karşı tarafın gerçek niyeti ve siyasetini dünyaya anlatabilecek bir yapı oluşturulmalıydı…

   Ama bunlar yapılmadı…

   Yalandan bir ambargo edebiyatına sarılarak, kendi ellerimizde çökerttiğimiz ekonomiyi ayağa kaldıracak adımlar atılmadı…

   Kıbrıslı Rumların karşısına ‘güçlü tezlerle’ çıkabilecek örgütlenmeler de yapılmadı…

   Yapabileceğimiz çok şey vardı…

   Bir tanesini dahi başaramadık…

   Neler yapılabileceğini konuşacağız...

  Stewart’ın dediği gibi; her iki toplum da geçmişini sorgulamalı ve tartışmalıdır…

   İyi pazarlar… 

YORUM EKLE

banner471

banner474