Kıbrıs; sadece Doğu Akdeniz’deki stratejik önemi açısından değil, aynı zamanda doğası, havası, denizleriyle de çok güzel bir ülkedir...
Bu ülkenin güney kesimi şimdiki haliyle kuzeyinden daha yeşil, daha bakımlıdır...
Akan pınarları, yeşil ormanları, bir yıllık su ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede barajları vardır...
Bundan 50 yıl öncesinde kuzeydeki ormanlık arazi ve yeşillikler, güneyden daha fazlaydı...
Barış Harekatı sonrasında güneydeki yeşillik artarken, ilgisizlik ve ihmaller yüzünden kuzey kesimi gittikçe betonlaştı...
Yıllar önce Beşparmaklar’da büyük orman yangınları çıktı...
Türkiye’den helikopter ve uçak gelinceye kadar 8 bin 300 hektarlık bir alan kül olmuş, kuzeydeki ormanlık arazinin yüzde 10’u gitmişti...
Daha sonraki yıllarda yeşili yok etme harekatı başladı…
Dağlara, derelere, tarlalara inşaat izinleri verildi…
Tahribat arttıkça arttı…
Yıllar önce bu ülkenin hiç durmadan akan pınarları vardı...
Onlar da kurutuldu...
İnşaat patlaması nedeniyle plansız ve programsız bir şekilde ‘seçim rüşveti’ olarak taş ocakları için izin üstüne izin verildi...
Beşparmak dağları bu şekilde oyuldukça oyuldu...
Dere yataklarının üzerine beton binalar yapıldı…
Yapılan uyarılar dikkate alınmadı...
Ve gelinen noktada kuvvetli yağış olduğu zamanlarda suyun göletlere veya denize ulaşmasının önü kesildi…
Yolların ve binaların su altında kalmasının ana nedeni budur…
Lefkoşa’nın surlar içi bölgesindeki evlerin yağışlardan etkilenmemesinin ana nedeni, İngiliz döneminden kalma yağmur drenaj kanallarının çalışır olmasıdır…
Sınıra yakın olduğu için inşaat patlamasının yaşanmadığı bu bölgelerde yaşayanların sel korkusu yoktur…
Diğer bölgelerde dere yataklarının üzerinde ev ve okul yapılmasına izin verenlerin tümü suçludur…
Esas sorgulanması gereken bu intihara izin verenlerdir…
Ama bunu kim yapacak?..
Küçük ülkenin kötü siyaseti bu ülkenin birçok güzelliklerini yok etti...
Sadece elde edilen olanakların yitirilmesi değil, insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma ruhu da yok edildi…
Çıkar yarışına sürüklenen insanlar en yakınlarını harcayacak kadar bencilleşti…
Para ve makam hırsı, insanlık onurunu, güzel ilişkileri ve yardımlaşma dayanışma geleneğini yerle bir etti…
İşin üzücü yanı; kaybedilenleri geri getirmek artık mümkün değildir…
İyi pazarlar…



Yapanın Yanına kalan KKTCde kim Kimi Suçlayabilir ki ? Altımızdaki bizim olmayan Toprağın gelecek endişesi var iken KKTCnin Oyduğumuz Dağlarına Yaktığımız Ormanlarına Yok Ettiğimiz Yeşiline Kuruttuğumuz Göletlerine Kuyu Sularına Kapattığımız Dere Yataklarina Beton Yığını KKTCde gerçekten Üzülen mi var yani ! Beşyüzbin Nüfuslu KKTCdeki Yüzbin Kıbrıslı Türk’ün yaşadığı KKTCnin bu gidişi ile Geleceğinden kim Ümitlenebilir ki ? Bugün Bizim değil mi Yakarız da Yıkarız da var olanı Yok ederiz de Kim KKTCye Dur diyebilir ki ? Bu ay yine Maaşlar ‘ 13’ler Ek olan veya olmayan Mesailer Örtülüler ve Örtüsüzleri İflas etmiş Maliyemiz ödemeyecek de Kim ödeyecek acaba ! Yaz Tahtaya Al Haftaya For Ever TRNC mi !