banner564

Gelgitler ve Yin-Yang

Kafamda deli sorular, zihnin zehirleniyor. Kabul etsek de etmesek de yaşadığımız coğrafya elimizin altından kayıp gidiyor. Bu gidişse sesiz değil, göz göre göre olmaktadır. Bu gidişe gelmiş geçmiş tüm iktidarlar kadar gelmiş geçmiş tüm muhalefet de ortaktır.
Doğanın işleyişini basit bir şekilde Çin’de Yin-Yang kuramı ile açıklanır. Yin-Yang'ın temelinde doğadaki her şeyin karşıtlık ilişkisi içerisinde olduğu ve bu karşıtlıkla beraber ilerlediği düşüncesi yatmaktadır.
Evrende her şeyin birbirinden ayrılamaz iki karşıt kutbu vardır. "Yin" ve "Yang". Gece ve gündüz, enerji ve madde, ışık ve gölge vs. Yin ve Yang karşıt karakterleri sürekli bir dinamik içindedirler. Bu yüzden Yin, Yang ve hareket bir arada ortaya çıkar. Biri artıyorsa, ötekini azaltır. Artan haddine ulaşınca, azalan devreye girer.
Karşıtlar, belli bir tokluktan ötekine dönüşmeye başlar. Dönüşüm aşamalarla, kendi sürecine bağlı olarak gerçekleşir. Her sürecin bir haddi vardır. Dönüşüm, uyum içinde veya uyumsuz gerçekleşebilir. Uyum, Yin ve Yang'ın olağan doğal seyridir. Uyumsuzlukta yin veya yang herhangi bir etkenle artabilir veya seyrelebilir. Bu aşamada kutuplar karşıtına dönüş yapar yani Yin Yang'a; Yang da Yin'e dönüşür. Dönüşüm, sürecin hem etken hem de etkin parçasıdır. Dönüşebilme, bitmeyen sonsuz devinimi olanaklı kılar. Kış, yaza; yaz kışa; gündüz geceye, gece gündüze döner. 
 Bizim meclisimizi düşündüğümüzde de bu felsefeyle örtüştüğünü herkesçe gözlemlenebilmektedir. İktidar ve muhalefet Ying ve Yang gibi sürekli bir dinamizm içindedirler; biri artıyorsa öteki azalmaktadır ve ötekine dönüşmeye başlar. Milletvekili sayısı azalan iktidar muhalefete, milletvekili sayısı artan muhalefet ise iktidara dönüşür. Aynen Yin-Yang felsefesi ile uyumlu bir şekilde.
Yaşadığımız coğrafyada siyasi dönüşüm zaman içinde gerçekleşirken, toplumsal yapımızın kendi içinde ayrışması giderek daha da derinleşmektedir. Bu derinleşmeyi sosyal, kültürel ve ekonomik değerlerle örneklenerek açıklana bilinmektedir. Ancak yaşadığımız coğrafya da toplum yapısını iki sınıflama çerçevesinde analiz edecek olursak cemaat ve cemiyet tipi iki yapıyı gözlemleyebiliriz.
“Cemaat” tipi toplumsal yapıda, demokrasi bölge, mezhep, tarikat, feodalite, kabile, etnik grup veya ideoloji çatışmalarına sürüklenebilir. Çünkü parti ve ideoloji bir mezhep ya da kabile gibi algılanmakta, dolayısıyla toplumda sorunları rasyonel uzlaşmalarla çözmek ve demokratik siyasi mekanizmayı işletmek mümkün olmamaktadır. 
“Cemiyet” tipi toplumsal yapıda ise, bölge, mezhep, tarikat, etnik grup, ideoloji gibi değerler farklı tarzda ve biçimde korunmakla birlikte, sosyal ve kültürel faaliyetlerle birbirine bağlıdırlar. Bireyler; işyeri, sendika, meslek kuruluşu, yerel yönetimler, sosyal yardım kurumları, sanat ve spor kuruluşları ve siyasi partilerde çalışmaktadırlar.
Yaşadığımız coğrafyadaki toplum yapımızı siyasi dönüşümler göz önüne alınarak analiz edilecek olursak; toplumumuzun cemaat ile cemiyet arasında gelgitler yaşadığı görülecektir. Bu gelgitlerden çıkış yolumuzun ise bu günkü siyasi yapımızın değişmesi gerekliliğidir. Aksi halde ise Yin-Yang felsefesi devam edecektir.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
 

YORUM EKLE

banner471

banner473