banner564

Gerçekleri kimse ters yüz edemez

  Kendi içimizde zaman zaman Türkiye ile gerilim yaratmaya veya Türkiye’siz bir yaşamdan söz etmeye çalışanlar vardır...

  Ama bundan daha önemlisi; tüm müzakere süreçlerinde Rum lideri Nikos Anastasiadis ve Yunanistan hükümeti tarafından bizlere teklif edilen çözüm şeklidir...
  “Askersiz ve garantisiz bir çözüm” diyorlar...
  Diğer yandan aynı insanlar, başka ülkelerle askeri işbirliği anlaşması yapıyorlar...
  Adada bulunan Türk askerine ‘işgalci’ derken, Rum ordusunun başına getirilen Yunanlı Generale ‘daha çok silahlanma’ cesareti veriyorlar...
  Adanın stratejik öneminden söz ederek, savunmanın çok önemli olduğunu ve ‘caydırıcı bir güç’ oluşturulması gerektiğini ifade ediyorlar...
  İnsan bunlara baktıkça, Kıbrıslı Türkleri nasıl bir maceraya sürüklemek istediklerini daha iyi anlayabiliyor...
   Halbuki; Ada’nın gerçeklerine bakıldığı zaman, iki toplumun da Anavatanları ile kopmaz bağları olduğunu herkesin görebilmesi gerekiyor...
  Bir tarafta Yunan ulusunun bir parçası olmakla övünen ve seçim kutlamalarını dahi tamamen Yunan bayrakları altında organize eden Kıbrıslı Rumlar...
  Diğer tarafında Türk ulusunun bir parçası olan Kıbrıslı Türkler...
  Her iki toplumun da bu özelliğine herkesin saygı göstermesini ve geleceğe yönelik planlarını bu gerçekler üzerinde şekillendirilmesini istiyoruz...
  Kabul etmek gerekir ki; sınır kapılarının açılmasından bu yana, son 16 yıl içinde bu ülkede toplumlar arası çatışma olmamasının tek sebebi Türk ordusunun adada bulunmasıdır...
 Doğal gaz konusunda en güçlü koruyuculuğu yine Türk ordusunun yapabileceği konusunda hiç kimsenin şüphesi olmasın...
  Bunlar kabul etmemiz gereken gerçeklerdir...

Dışta tek devlet

  Yine kabul etmemiz gerekir ki; her iki toplum da şu an için birlikte yaşamaya hazır değildir...
  Bunu denemeye kalkan bir elin parmaklarını geçmediği halde, hemen hepsinin mutsuz olduğunu, hatta korku içinde yaşadığını görüyoruz, duyuyoruz...
  Bir de Türk askerinin tamamen çekildiğini ve garantilerin kalktığını düşünelim...
  Böylesi bir durumda yeni gerilimlerin yaşanacağını söylemek yanlış olmaz...
  Öyleyse; yeni süreçte gerçekler üzerinde konuşulmalı...
  Liderler sadece dış ilişkilerde bir ortaklığı ele almalı, diğer yandan, iki toplumun iki ayrı bölgede yaşamaya devam etmek zorunda olduğunu kabul etmeli, bunu kayıt altına almalıdır...
   Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Bayan Lute’un bugün liderlerle gerçekleştireceği görüşmelerde, bu gerçekler üzerinde durulmasını diliyoruz…
  Mülkiyet konusu ‘İki bölgeli’ çözüm çerçevesinde ele alınmalı ve bu konuda artık bir uzlaşıya varılmalıdır...
  KKTC hükümeti ve Ankara’nın yapması gereken ‘KKTC Taşınmaz Mal Komisyonunu’ çalıştırmak için gerekli mali kaynağı yaratmaktır…
  Bu konu bizim açımızdan hayati önem taşıyor...
  Kuzeyde mülk bırakan Kıbrıslı Rumların haklarını alması açısından da büyük önem taşıyor...
  Başkalarına ait mülkler üzerinde sonsuza dek yaşayamayacağımız bir gerçektir...
  Herkesin hakkını alacağı ve oturduğu bölgenin sahibi olacağı bir düzenleme yapılmalıdır...
  Komisyonun önemi de işte budur...
  Doğal gaz konusunda yeni gerilimler yaşamak ve Amerika’nın 6’ncı filosuyla, Türk donanması arasında gerilim yaşanacağına ilişkin senaryolarla uğraşmak yerine; taşları yerine oturtmaktır önemli olan...
  Şimdi tam zamanıdır... 

YORUM EKLE

banner608

banner474