Türkiye’den üzücü haberler almaya devam ediyoruz…
   Deprem felaketi sonrasında enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken can kayıpları ve yaralı sayısı da artıyor…
   Henüz hiç girilmemiş veya yeni girilmiş köylerden söz ediliyor…
   Bu felaketin yol açtığı sorunların kısa sürede atlatılması elbette mümkün değildir…
   Normal hayata dönüş için yıllar gerekecek…
   Deprem bölgelerinde yaşayan ve Kuzey Kıbrıs’ta yakınları bulunan insanların durumunu da dikkate almak durumundayız…
   Hemen her gün çok sayıda insan, buradaki yakınlarının yanına geliyor ve zor günleri atlatmak için çare arıyor…
   KKTC hükümetinin bu noktada son derece hassas ve örgütlü bir politika yürütmesi şarttır…
   Gelenlerin dağınık bir şekilde iskan edilmesi yerine; oluşacak özel bölgelerde barındırılmaları ve bu bölgelere okul, hastane gibi hizmetlerin götürülmesi gerekiyor…
   Bakanlar Kurulu’nun bugünden tezi yok ‘bölge tespiti’ yapması ve bunu ilan etmesi gerekiyor…

Planlı adımlar atılmalı

   Dolayısıyla birinci adım ikamet bölgesinin tespit edilmesidir…
   İkinci adım; Kıbrıs Türk Dayanışma Platformu’nun deprem bölgeleri için ortaya koyduğu prefabrik konut projesinin bir benzerini ada içinde gerçekleştirmek olmalıdır…
   Bölgeyi iyi bilen eski bir yönetici ‘Düzce’ (Ahna) köyünü işaret ederek, bu köyün boş olduğunu belirtiyor…
   Hükümet bunu değerlendirmelidir…
   Yerleşim bölgesi ilan ederken, hastane ve okul ihtiyacının da dikkate alınması gerekiyor…
   Eğer siz 20 bin kişiye burada ikamet imkanı verecekseniz, bunun için kaç konut, kaç doktor, kaç öğretmen ve kaç polis istendiğini de hesaplayıp proje geliştirmelisiniz…
   Peki bunun kaynağını nereden bulacağız?..
   İstenirse bulunabilir…
   Böylesi bir felaket döneminde akaryakıta indirim yapılacağına, litre başına bir TL artış yaparsınız…
   Sigaraya da bir TL koyarsınız…
   Lüks tüketime daha fazla…
  Yabancılara konut satışına yüzde 5 veya 10 daha yüksek vergi… 
   Bütçede yer alan örtülü ödeneklerin tamamını ve siyasi partilere yardım ödeneklerini, oluşturulacak deprem fonuna aktarırsınız…
   Ek mesai ödeneklerini ya tamamen kaldırır, ya da küçülterek önemli miktarını da o fona havale edersiniz…
   Resmi Hizmet Araçları’nın kullanımını iki yıl süreyle yasaklar ve çok yüksek miktarlarda harcamayı durdurur, parasını deprem fonunda değerlendirirsiniz…
   Niyet varsa, çare vardır…