ABD ve İngiltere’de,  Filistin Halkına dönük aşırı sağcı Netenyahu Hükümetinin saldırgan, soy kırımcı tavrına karşı eylemler arttı. Üniversitelerde, yaşamın her alanında tartışmalar yaşanıyor. Bu eylemlerin artışı Netenyahu Hükümetinin sürdürdüğü saldırganlığın devamı olarak, Refah bölgesine sığınan milyonlarca sivil, çocuk,  yaşlı, genç, kadın ve  erkek Filistinliye  saldırı niyetinin açıkça ifadesi ile arttı.. Bu kötü  niyet ayrıca,  İsrail içinde sağ duyu sahibi onbinlerce İsrail’li Yahudi insanı da  çözüm ve barış  için meydanlara döktü. Bütün bunlar, Filistin halkına destek niyeti ile atılan İran Füzelerinin caydırıcılığından  daha etkindir. Çünkü bu,  dini inanç  ve ulus ötesi olan;  insani, demokratik esaslı  güçtür. Her dini inançtan, renkten ve farklı siyasi duruştan olan insanları, ortak bir değer olan barış ve özgürlük için buluşturan  temeldir. Üstelik bu  barışcı eylemler, devletlerin olumsuz tavrına  karşın gelişiyor. Peki bu mücadeleler savaşın durmasına yol açtı mı? Buna öyle hemen hayır veya evet demek çok kolaycılık olur. Çünkü hakim ön yargı; ya hiç, yada hep  üzerine kuruludur. Ancak yaşamın dinamiğinde,  olumlunun;  olumsuzu süreç içinde;  bir sarmaşık gibi  sarmal  şekilde  ilerleyerek, yükselerek  sarması olumsuzu  farklılaştırması, değiştirmesi bizzat gerçeğin  kendisidir. Bu süreç içinde olumsuz olan da direnir. Ama esas olan; olumlunun her şartı iyice değerlendirip, barış için ulaşılabilir hedefleri, ortak zeminde  barışcı eylemlemlerle her kesimden insanla buluşturmasıdır. 
Bunun en önemli örneği İngiltere’de yaşandı. Aşırı sağcı Yetenyahu hükümetinin Filistin Gazze’ye dönük saldırganlığını, İngiltere hükümeti aktif olarak desteklerken, İngiltere’nin farklí renk, etnik kimlik ve dini inanca sahip milyonlarca insanı, bu saldırganlığın durması için barışcı kitlesel eylem düzenledi. Bunun üzerine İngiliz Hükümetinin  İçişleri Bakanı Sayın Braverman, eylemin yasaklanmasını polisten talep etti. Ama  Metropolitan Baş Komiseri, “ emrin baş üstüne” demedi. Bunun yerine Baş Komiser Sayın Sir Mark Rowley; ” Filistin halkını destekleyen yürüyüşleri yasaklamak gerekçesi olmadığını “ açıkladı. İçişleri Bakanı Sayın Braverman ise cevaben, “ Filistin yanlısı çetelerin yasaları açıkça çiğnemesine rağmen memurlar tarafından görmezden gelindiğini” söyledi. Bunun üzerine Başbakan Sayın Rishi Sunak, halktan gelen tepkiler nedeni ile bu İçişleri Bakanını görevden aldı. Bakın, her insanın ortaklaşa buluştuğu barışcı bu eylem, nelere yol açtı. Yalnız Filistin halkına desteği yaşatmadı.  Aynı zamanda tüm dünyada otoriter, popülist siyasi yaklaşımın;  insanlığın biriktirdiği  hukukun üstünlüğü ilkesinin temeli olan  güçler ayrımının;  yasalar,  kurallar ve kurullar bileşkesinin, bir siyasi erkin veya yetkilinin iki dudağı arasında olmadığı temeline;  bu değerlerin  ciddi yara aldığı bu dönemde, yeniden nefes aldırttı. Bu yalnız İngiltere değil. Ama vahşi savaş içinde, İsrail’de bu savaşa karşı duran Yahudi halkının da barış ve huzur için, demokratik ve barışcı kitlesel eylemlerine moral kaynağı oldu. Kısacası egemen olanın  gücü  ne olursa olsun;  halkın, halkların özlemi olan Barış ve Adalet arayışı insanlığın en önemli gelişme ve ilerleme  dinamiğidir. Bunu hiç bir despot durduramaz. Yeterki ortak zemin;  kararlı, akılcıl ve barışcı yaklaşımlarla bir  diğerine saygı temelinde oluşturulsun.