banner564

Güçlü ekonomi, mutlu insanlar

 Statüko sürdürülemezmiş?..
 Hangi statüko?..
 Kıbrıs’ın bölünmüşlüğü ve KKTC’nin varlığı!..
 KKTC Meclisinde ‘devleti yüceltme’ yemini verenlerin bir kısmı da ‘statüko korosunun’ başını çekiyor...
 KKTC’nin her türlü nimetinden yararlanacaksın...
 Sonra da “KKTC’nin varlığı sürdürülemez” diyeceksin...
 KKTC’nin niçin kurulduğunu sorgulamayacaksın...
 KKTC’nin sırtından yükselirken, bizi buna kimlerin mecbur ettiğini anlatmayacaksın...
 Bu nasıl bir siyaset Allah aşkına?..
 KKTC’nin kuruluşunun ana nedeni, Kıbrıs Cumhuriyeti devletinden dışlanmamız değil midir?..
 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortaklığından dışlandığımız zaman, Türkiye’nin gelip, tüm Türkleri kurtarmasına kadar elbette ‘devlet’ adıyla bir örgütlenmeye gidemezdik...
 O dönemde adamın kellesini koparırlardı...
 Veya diri diri toprağın altına gömerlerdi...
 Bizimkiler de mecburiyetten ‘Cemaat Meclisi’ veya ‘Türk Yönetimi’ dediler...
 Türk askeri geldikten sonra sağlanan güven ortamında Federe Devleti, ardından KKTC’yi kurdular...
 15 Kasım 1983 tarihli Meclis birleşiminde tüm eller havaya kalktı ve KKTC’nin kuruluşu oybirliği ile onaylandı...
 Aradan yıllar geçtikten sonra bazıları ‘baskı ve tehdit nedeniyle el kaldırdığını’ söyledi...
 Ne baskısı, neyin tehdidi?..
 Olur mu öyle şey?..
 Alnınıza silah mı dayamışlardı?..
 O günlerde ‘vekilliği kaybetmemek için’ el kaldırdınız, daha sonra ‘mecburiyetten’ demeye başladınız...
 Sebebi ne olursa olsun, destek verdiğiniz bir oluşumu yıkmak için çalışamazsınız...
 Destek verdiğiniz bir oluşumu yüceltmek ana görevinizdir...
  KKTC’nin özellikle ekonomik açıdan güçlenmesi, olası bir çözümde felaketle karşılaşmamak için şarttır…  

Şahıslar devletten daha zengin

 Niyet olması halinde, Kıbrıs’ın kuzeyinde ekonomiyi güçlendirmek ve halkımıza daha huzurlu bir yaşam ortamı sağlamak zor değildir… 
 Kabul etmeliyiz ki; Kıbrıs’ın kuzeyinde, güneyden ‘daha sosyetik’ bir yaşam vardır...
 Nüfusa göre daha çok Mercedes, daha çok BMW, daha çok Jeep, daha çok villa, daha çok yüzme havuzu, daha çok eğlence, daha çok gezi...
 Bu sadece özel yaşamda değil, iki tarafın devlet kurumlarındaki uygulamalarda da böyledir...
 Rumlarda Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Bakanların dışında makam aracı kullanan yoktur...
 Resmi Hizmet Aracı hiç yoktur...
 Peki devletin işlerini nasıl yapıyorlar?..
 Gerek duyulması halinde görevlendirilen memur kendi aracını kullanıyor ve ‘sadece benzin parası’ ödeniyor...
 Kuzey Kıbrıs’ta ise 4 bin dolayında Resmi Hizmet Aracı vardır...
 Bunların çoğu ‘üst kademe yönetiminin’ özel işlerini halletmek için kullanılıyor...
 Bakanın en yakınındaki ‘üst kademe yöneticileri’ partinin en önemli isimleridir...
 O nedenle bakanlar makam aracı kullanıyorsa, üst kademe de kullanacak!..
 Ve bu savurganlık yıllarca devam edecek…
 Devlet ‘araç alımı’, yakıt, ruhsat, sigorta için milyonlarca lira ödeyecek…
 Sonra Erenköy Belgeseli için 250 bin lirasının olmadığını söyleyecek…
 Tehlike arz eden yollara yama yapacak, paranın bulunamadığını belirtecek…
 Böylesi bir tutarsızlık kabul edilemez…
 Ve böylesi bir düzen elbette devam ettirilemez…
 ‘Bayram ve hafta sonu tatili’ diyerek 9 günün 7’sini tatilde geçirmekle sorunlar çözülemez, ülkeye hizmet edilemez…
 Yeni bir zihniyete ve düzene ihtiyacımız vardır…
 Az cesaretle bunu başarabiliriz…

YORUM EKLE

banner471

banner474