banner564

Güney Afrika Cumhuriyeti Davası

İsrail’in aşırı dinci ve faşist düşünceli yönetiminin, Gazze’de Filistin halkına dönük vahşi saldırısı var. Toplumumuz içinde bu saldırıyı onaylayan veya destekleyen yok. Ama yaşadığımız ağır ekonomik yıkım ve siyasal alanda uğradığımız ciddi deformasyon nedeni ile dikkat içe döndüğü için, konu ile ilgili etkin tutum gelişmiyor. Bu nedenle, Güney Afrika Cumhuriyetinin, Uluslararası Adalet Divan’ına (UAD)  İsrail aleyhine açtığı soy kırım davasına dönük, yeterince ciddi haber ve enformasyon kamuoyunda yer almıyor.  Açılan bu dava; insanlık için çok önemlidir. Çünkü Gazze’de yaşananlar; Nazilerin, Yahudi inancına sahip insanlara ve diğer halklara dönük yaptığı vahşettin, tüm insanlarca lanetlenmesinden sonra gelişen bir soy kırımdır. Hele bu vahşeti, Nazilerin vahşi ideolojilerinin mağdurlarının yönettiği bir devletin, kendinden farklı olan Filistin halkına dönük yapması,  soy kırım mantığının hortladığı olgusunu gösteriyor. Bunun için UAD’ında bu davanın, Nelson Mandela’nın ardılları tarafından açılması önemlidir. Kimisi bu davanın Müslüman bir ülke tarafından açılmamasına sitem edebilir. Ancak davanın, Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılmasının çok önemli yanları vardır. 
Birincisi bu soy kırıma tepkinin, bir dinler arası veya etnik çatışma kavramında boğulmaması için önemlidir. İkincisi ise yıllarca tüm dünyanın kınadığı vahşi Apartheid altında, 20. Yüzyılda, buna karşı verdiği onurlu mücadele ile o rejimi çökertip, yerine insani ve demokratik değerleri koyan Güney Afrika Cumhuriyetinin, 21. Yüzyılın başında bu soy kırıma karşı dava açmasıdır.  Çünkü Apartheid rejimi, Güney Afrika halkını; Beyazlar, Renkliler, Hintliler ve Siyahlar olarak 4 kategoriye ayırmış ve çıkardığı yasalarla, Beyazlar dışındaki insanları dışlayan ve insan olarak saymayan bir rejimdi. Rejim için, en altta saydığı siyah tenli insanların ve diğerlerinin insan olarak değeri yoktu. Bu rejimi,  Nelson Mandela ve halk,  her renkten insanın desteği ile yıkıp, demokratik ortamı kurdu. Bu insanların devleti; İsrail Savunma Bakanının Gazze’deki Filistinlileri; “ insanımsı hayvanlar” diyen açıklamasını. İki İsrailli  Bakanın ortaya attığı Gazze’deki Filistinlileri göç ettirme projesini.. Ayrıca vahşi saldırının baş aktörü Netenyahu’nun, Gazze’deki savaşta rol alan askerlere hitaben yazdığı mektupta; Eski Ahitte, kadim düşmanları saydıkları Ameliklere dönük olarak yer alan; “ Hepsini yok edin, çocukları, bebekleri dahi esirgemeyin” ifadelerini, Allah’ın emri diye yazıp; askerlere, görev diye işaret eden açıklamasını.  Benzeri açıklamaları ve vahşi uygulamaları davanın temeli yaptılar. Davayı da Güney Afrika Cumhuriyeti CB Syn Cyril  Ramphosa’nın bunları,  “Güney Afrika halkının mağdur olduğu  Apartheid rejimine” benzetmesinin ardından açtılar.. Şimdi bu dava karara kaldı. Sonuç ne isterse olsun, bu dava; dünyanın dört bir tarafında savaşların, gerilimlerin yaşandığı ve nükleer savaş söylem ve tehditlerinin pervasızca yapıldığı bir zamanda; insanlığın,  barış içinde yaşaması zenginliğini yeniden ısıtan bir adım oldu. Ama bu dava, aynı zamanda yönetimler ve hakim siyasi elit, ne denli vahşi olursa olsun; bu vahşetin bizi, o devletin halkına dönük bir nefrete sürüklememesi için de ciddi bir uyarandır. Bu uyarı, İsrail yönetiminin pervasız tavrının, bazı kendini bilmezlerin; “ Hitler eksik yaptı” diyerek, Nazilerin, Yahudi soy kırımına sempati yaratma sözlerini işitmeye başladığımız dönemde çok hayatidir. Nazi eylemlerine sempati getiren bu mantık ve söylemler, Gazze’deki soy kırıma karşı destek değil; aksine teşviktir. Üstelik bu, başka soy kırımları da davet etmek demektir. Güney Afrika Cumhuriyetin UAD açtığı dava, vahşetin durmasına ve barışa katkı sağlasın. Barış hakim olsun. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish Power
Turkish Power - 3 ay Önce

Muslumanin hakkini savunmak hristiyana kalmissa hamasetle cennetin tapusunun satin alinamayacagi asikardir musluman toplumlarin birbirini katletmekten baska kadini carsafa sokup biat kulturunu koklestirmekten gayri bir vasfi kalmamis gibi gorunmektedir

banner608

banner473