banner564

Güneye bakarak gerekli dersler çıkarılmalı

  Rum toplumu lideri Nikos Anastasiadis, geçtiğimiz hafta içinde iki bakanın görevine son verdi…
  Bir bakan da kendi isteğiyle görevden ayrıldı…
  Anastasiadis’in görevden aldığı Adalet Bakanı Başsavcı oldu…
  Savunma Bakanı da Başsavcı yardımcılığına getirildi…
  Şimdi elimizi vicdanımıza koyarak düşünelim…
  Benzeri bir durum bizde olsaydı neler olurdu neler?..
  İktidar partisi içinde kıyamet kopmaz mıydı?..
  Elbette kopardı…
  Genel Başkanın ve Başbakan’ın kellesi istenmez miydi?..
  Anında kelle koparma darbesi başlatılırdı…
  Bir bakan, Başsavcı veya yardımcısı olmayı kabul eder miydi?..
  Asla!..
  İşte sadece bu durum, Kuzey Kıbrıs’taki siyasetin ne kadar çürük, etkisiz ve başarısız olduğunu anlamak için yeterlidir…
  Buna karşın yıllardan beri tartışıldığı halde parlamento çatısı altında bulunanlar Anayasa değişikliği ile Başkanlık Sistemine dönmeyi gündeme getirmiyor…
  Çünkü; milletvekillerinin önemli bir kısmı bir daha seçilmeyeceğini düşünüyor…
  Bazıları da ‘bakan olamama’ endişesiyle, şimdiki sistemin değiştirilmesini kabul etmiyor…
  O yüzden de konu açıldığı zaman “sorun sistemde değil kişilerde” deyip, işin içinden çıkıveriyorlar…

Hadi gösterin kendinizi

  Kıbrıs’ın kuzeyinde önemli yolsuzluk ve suistimal olayları yaşandı…
  Ama bunlardan bir tanesi dahi yargıya götürülmedi…
  Ceza alan siyasetçi olmadı… 
  Bir de güneye bakalım…
  Güneyin Terazi (Zigi) köyünde 9 yıl önce 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olay yaşandı...
  Suriye’ye silah taşıyan gemiden indirilen ve askeri karargâhta muhafaza edilen cephaneliğin patlaması sonrasında, bölgede bulunan en büyük elektrik santrali de kullanılamaz hale gelmişti...
  Yaşanan bu olay sonrasında dönemin Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas; günlerce ‘bağımsız bir heyet’ tarafından sorgulandı...
  Dönemin Rum Ordu Komutanı görevinden istifa etti, sonra da yargılanıp cezaevine gönderildi...
  Halen cezaevinde bulunuyor... 
  Savunma Bakanı da hapislikle cezalandırıldı...
  Bakanın suçu ‘gerekli önlemleri zamanında’ almaması, devletin ve halkın zarara uğratılmasıydı...
  Hem can, hem de mal kaybı vardı...
  Örneklere devam edelim… 
  Baf Belediyesi’nde ‘kanalizasyon projesi’ kapsamında malzeme alınırken rüşvet skandalı yaşandı...
  Belediye Başkanı yargılanarak 7 yıl hapislik aldı...
  Rum Telekomünikasyon Dairesi’nde adı yolsuzluk olayına karışan Yönetim Kurulu Başkanı ve 
4 tane sorumlu insan da yargılanarak cezaevine gönderildi...
 
Ormanları yakanlar nerede?

  Kıbrıs’ın kuzeyinde çok şükür bugüne kadar benzeri bir cephanelik patlaması yaşanmadı...
  Ancak 1995 yılında meydana gelen Beşparmak yangınında, ormanlık arazilerin yüzde 10’u yok oldu...
  Aynı anda iki farklı bölgede meydana gelen ve yüzlerce evi tehdit altına alan bu yangınla ilgili ciddi ‘sabotaj’ iddiaları vardı...
  Fakat; bugün oldu herhangi bir netice alınmadı...
  Hiç kimse sorgulanmadı ve cezalandırılmadı...
  Devletin ‘en üst makamları’ sadece yanan ormanların fotoğraflarını çekti...
  Geçtiğimiz haftalarda Tepebaşı’nda büyük orman yangını yaşandı…
  Peki sonucu ne oldu?..
  Kameralar çalışmadığı için suçu elektrik trafosuna yükleyip işin içinden çıkıverdiler… 
  Son zamanlarda devlet kurumlarında meydana gelen hırsızlık olayları da sistemin yetersizliği ve çürümüşlüğünden kaynaklanıyor…
  “Alan memnun, veren memnun” görüntüsü içinde insanlar yasa dışılık konusunda cesaretlendiriliyor…
  Böylesi bir sistemin devamında ısrar etmek; hem devletin, hem de halkın geleceği açısından son derece endişe vericidir…
  İyi pazarlar…

YORUM EKLE
YORUMLAR
Op.Dr.İlkan Ertuğ
Op.Dr.İlkan Ertuğ - 4 yıl Önce

İlk defa doğruyu söylemişler.“sorun sistemde değil kişilerde” yani kendilerinde.Amma da sorun olmuşlar ve makamlara kurulmuşlar.Sözün bittiği yere gelindi demektir.

banner608

banner474