banner564

Güneye geçince

  Kıbrıslı Rumların büyük bir kısmı Kıbrıslı Türklere sıcak bakmıyor...
  Türk plakalı araç gördükleri zaman yüzleri değişiyor...
  Özellikle genç olanlar ya tükürüyor, ya da içinden küfretmeye başlıyor...
  Bu durum onların eğitim sisteminden ve kilisenin öğrettiklerinden kaynaklanıyor...
  Rum siyasi liderliği de bir yandan “Ülkenin yeniden bütünleşmesini istiyoruz” derken, diğer yandan iki toplumun yakınlaşmasına engel olan eğitim sistemini düzeltme yönüne gitmiyor...
  Kiliseyi siyasetten uzaklaştırma başarısı gösteremiyor...
  Buna karşın biz Kıbrıslı Türkler; geçmişte yaşadığımız büyük acılara karşın sık sık güneye geçiyor, alış-veriş yapıyoruz...
  Lokantalarında yemek yiyor, turistik köy ve kentlerini dolaşıyor, gittiğimiz her yerde para harcıyoruz...
  Zaman zaman kredi kartlarıyla yapılan harcamalar açıklandığı zaman, Rumların kuzeyde harcadıklarının iki katından daha fazla parayı güneyde harcadığımızı görüyorlar...
 Ayrıca nakit para ile harcadıklarımızın çok daha fazla olduğu kuşku kaldırmaz bir gerçektir...

Güzellikleri kıskanıyoruz
 
  ‘Kimin daha çok para harcadığı’ meselesinden daha çok, güneye geçtiğimiz zaman gördüklerimiz karşısındada şaşkınlığımız ve kuzeyle kıyaslama yapmamız önemlidir...
  Mesela köylerin temizliği, evlerin bakımlı oluşu, yolların kalitesi, güzel aydınlatma...
  “Vay be adamlar bak tarihi ve doğayı nasıl korumuşlar” diye başarılarını öve öve bitiremiyoruz...
  Ne var ki; kuzeydekileri korumak için hiçbir şey yapmıyoruz...
  Güneyde gördüklerimizi öve öve bitiremezken, kuzeydeki evimizin önündeki inşaat atıklarını yıllardan beri kaldırmayarak çevreye zarar verdiğimizi düşünmüyoruz...
  Ya da köyümüzdeki çarpıklığın düzeltilmesi için ilgili belediye nezdinde girişim yapmıyor, hesap sormuyoruz...
  Ülkeye hizmet edebilecek insanları öne çıkarmayan parti krallıklarına tepki göstermiyoruz...
  Hamaset nutuklarıyla zaman geçiren insanlar olarak, kuzeydeki güzelliklerin büyük bir kısmını yok ettiğimizi görebiliyor muyuz?..
  Önemli olan budur...
  Çözüm olmaması ve AB kurallarının adanın tümünde uygulanmaması halinde, kuzeydeki tarihi eserlerin 44 yıl daha ayakta kalacağını düşünenler hayal aleminde yüzenlerdir...
  Bırakın 44 yılın daha geçmesini, bugünkü yönetim şekli ve halkın tepkisizliği devam ettiği takdirde 5-10 yıl sonra birçok tarihi eser yok olmaya mahkumdur...
  O zaman daha çok güneye geçer, orada gördüklerimize daha çok övgüler düzeriz...
  Zaten en büyük becerimiz de; elimizdekini yok ederken, var edenleri övmek değil midir?..
  Hayırlı haftalar...
YORUM EKLE

banner471

banner474