banner564

“Güvenilir Kaynak”

Kaynak, gazetecilikte çok ama çok önemlidir. Gelen bilgilerin teyidini yaptıktan sonra patlatırsınız haberi. Ama o haberin size geliş biçimi ve şekli de önemlidir. 
Gazeteci olacaksanız kaynaklarınız ABD’nin İngiltere’nin kaynakları gibi olmalı. Sonu gelmeyecek gibi. Sürekli bir yerlerden bilgi akışı gerekli. Sadece sizin duyduklarınız-gördükleriniz ile bir yere kadar gidebilirsiniz.
Dün bizim gazetede Metin Münir ağabeyimiz “KKTC’de “Büyük Koçlar” hükûmeti devirmeye çalışıyor” diye çok önemli bir yazı kaleme aldı. Yazının içinde “Cumhurbaşkanlığı makamında” Türkiye Dışişleri Bakanı’nın da olduğu bir ortamda olan bir olay detayları ile anlatıldı. Kesinlikle doğru bir bilgiyi aktardı Metin Münir ağabeyimiz.
Yazının esas konusu ise HP ile UBP koalisyon hükümetinin devamı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili. Metin Münir ağabey “kaynağından” aldığı bilgiler doğrultusunda duyduklarını kaleme aldı.
Ama hepimizin düşebileceği bir hataya düştü, çünkü kendisine bu çok özel bilgileri veren, aslında önemli bilgileri değil, kendisinin de isteklerini bilgi gibi koymuştu ortaya.
Yani olmasını istediklerini habermiş gibi yazdırdı. Zira UBP içindeki “Büyük Koç” dediklerinden bir tanesi de Metin ağabeye bu bilgileri verendi. Metin ağabey bundan habersiz eline gelen bu müthiş bilgileri derledi ve okuyucuları ile buluşturdu. 
Aslında Büyük Koçların Ersin Tatar’ın yüzüne söyleyemediklerini, Metin Münir aracılığı ile Ersin Tatar’a söylenmiş oldu bu yazı ile. Maalesef gazetecilikte hepimizin başına gelen bir durumdur bu, bana da başka meslektaşlarımızda da birçok kez olmuştur, olmaya da devam edecektir. 

Tek yumruk
Bizim nesil savaşın ne olduğunu filan bilmez. Küçüklüğümüzde Irak Savaşını (Körfez Savaşı) CNN’de Peter Arnett anlatıyordu bize de masal gibi geliyordu.
Oysa bizden biraz yaşça büyükler 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı dâhil çok önceleri yaşananları, ekmek kuyruklarını, esir kamplarını ve daha birçok kötü olayları hatırlıyorlar.
Bugün Türkiye yepyeni bir maceraya girmek üzere. Tam konmasa da bunun adı savaş ve savaş her zaman zordur. Hiçbir savaş kolay kazanılmaz. ABD’nin eğittiği ve silahlandırdığı bir ordu karşısında tek başımıza bu mücadeleyi vereceğimizi unutmamız gerekiyor. Üstelik çok uzun zamandır da hazırlık yapıldığını, gerekli silahların verildiğini ve eğitildiklerini de biliyoruz. Yani karşımızda belki bir devlet yok ama eğitimli ve donanımlı bir ordu görünümünde yapı var.  
Ve böylesine önemli günlerde her şey bir tarafa tek millet, tek yumruk olmaktan öte başka bir şansımız da yoktur. Allah Türk ordusunu muzaffer eylesin. 

Akıncı ve ABD
Sosyal medya sınırları olmayan bir deniz gibi. Ucu bucağı yok ve çoğu zaman o denizin içinde kayboluyoruz. 10 sene önce yazdıklarımız bile sabah sabah karşımıza çıkabiliyor bu mecrada.
Geçenlerde bir olay oldu. ABD Ankara temsilciliği bir twett’i beğendi. Sonra işi “yanlışlıkla” olduya getirdi. Ama bir beğeni yüzünden siyasi fırtınalar koptu.
Tam o günlerde bizim Cumhurbaşkanımız da “yanlışlıkla” Eko-Gün’ü boykot eden paylaşımı gerçekleştirdi ve sonrasında da kaldırdı. Bizde de hemen siyaset kazanı kaynamaya başladı bu paylaşım sonrası.
Her iki olay da “yanlışlıkla” da olsa sonuçları halen tartışılıyor ve kişilerin, devletlerin niyetini ortaya koyuyor. 

MESAJLAR

Çetin SADELİ: Demokrat Parti Genel Başkanlığı için başlattığınız ziyaretlere ülke genelinde devam ediyormuşsunuz. Anlaşılan bu konuda gayet isteklisiniz. 

Zekai ALTAN: Gizemli Kıbrıs adlı kitabınız baskıdan çıkmış ve çok yakında lansmanı için başta Türkiye olmak üzere birçok yerde etkinlikler düzenlenecekmiş. 

Sami HAMİDİ: Cem Yılmaz’ın çok yakında vizyona girecek olan filminde uzaylı rolü ile seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyormuşsunuz. Bu arada başrolünü sizin oynadığınız film ne zaman vizyona girecek? 
 
Hüseyin SADEGHİ: Ülkemizin önemli şirketlerinden Akol Group ile çok önemli bir iş birliği anlaşmasına imza atmışsınız ve bu firmanın Girne’de yapacağı projelerin satışını üstlenmişsiniz. 

Salahı ŞAHİNER: Dün mecliste su konusunda yaptığınız konuşma son derece önemli. Umarız dediğiniz gibi daha fazla zaman geçirilmeden baraja gelen su, tarıma da verilebilir. 

Erkut ŞAHALİ: Ersin Bey’in şakaları ile ilgili olarak yaptığınız konuşmaya Ersin Bey cevap verince biraz şaşırmışsınız. Oysa herkes gibi Ersin Bey de sizin ne söyleyeceğinizi merak ediyordu herhalde. 

Serdar DENKTAŞ: Bir gazeteyi ziyaretinizde “Yüzde 65 adayım” demiştiniz. Dün başka bir gazeteyi gezdiniz ve “%60 Adayım” dediniz. İlk duruma göre 5 puanlık bir düşüş mü var? 

Nidayi KÖSE: Koskoca araba ithalatçıları peşinize düştü. Onların 1 araba fiyatına siz 40 araba sattınız ama gene de peşinizdeler işte. Bence biraz eski defterleri karıştırmanızda fayda var. 

Emre HACI: Dün kısa bir yürüyüş yapmaya kalkınca yolda sizi görenler hemen arabalarına almak istemiş. Kısacık mesafeyi bir saatte yürümüşsünüz derdinizi duran arabalardakilerine anlatmaktan. 

Mustafa AKINCI: Taşkınköy’de geçen gece siz pası atmışsınız Ersin Bey kafayı vurmuş ve gol olmuş. Nasıl buldunuz Ersin Bey’in kafa vuruşlarını. Dediği kadar vurabiliyor muymuş? 

Talip EMİROĞLU: Tavlada hemşeriniz Sefa Karahasan’a 5-4 yenilince hayli canınız sıkılmış. Hiç moralinizi bozmayın, bugün intikamınızı fazlası ile alacağız Sefa’dan. 

Mehmet Ekin VAİZ: Türkiye’nin en ünlü film şirketi size çok cazip bir teklifte bulunmak üzere hafta sonu ülkemize gelecekmiş. Yani artık ününüz Ada dışında da duyulacak desenize. 

Mete HATAY: Mavi Köşk hakkında anlatılanların masal üzerine kurulduğunu öne sürmenizden sonra ortalık epey karıştı. Bakalım bu konuda başka kimler neler söyleyecek?  

YORUM EKLE

banner608

banner473