banner564

Güzelyurt kırılgan bir bölge

Güzelyurt, güzel yurdumun en güzel köşesidir hem gözde hem de gönülde. Ancak ve maalesef günümüzde yürütülen politikalar nedeniyle hep ikinci plana atılmış bir bölgemizdir. Nerdeyse yarım asırlık bir zaman diliminde Güzelyurt nerden nerelere geldi…
Kasım ile Mart ayları arasının Güzelyurt’un en güzel zamanı dilimi olduğunu düşünüyorum. Yılın bu döneminde adanın en zengin narenciye bölgesi olan Güzelyurt’ta hasat zamanıdır. Coğrafyamızda narenciyenin değer gördüğü zamanlarda Güzelyurt, sadece bölgenin değil yaşadığımız coğrafyanın tamamında etkisi olan bir bölgemizdi.
Eski zamanlar dediğim ki bu zamanlar 80’li 90’lı yılları anlatmaktadır, hasat zamanı yerel insanlar bir araya gelir portakal hasatlarını kendileri yaparlardı. Bölge insanı bir yandan ürün hasadı yaparken, diğer bir yandan da kimi yapacağı evi, düğünü, sünneti veya evlenme çağında olan evlatlarına yapacağı çeyizleri hayal ederlerdi.
Narenciyenin değer yitirmesi bölgenin durumunu günden güne geriletmiştir. Fakat şu gerçek bilinmelidir ki narenciye değer kaybetmemiştir. Üretim koşulları nedeni ile maliyetin yükselmesi, yerel işçi sıkıntısı, sulama sularının kısıtlanması vb. nedenlerle kar oranının düşmesi nedeniyle narenciye üretimini azalmıştır.
70.000 dönüm civarında olan narenciye bahçeleri, günümüzde 32.000 belki de daha az bir dönüme gerilemiştir. Ürününe değer bulamayan narenciye üreticilerinden bazılarının sektörden umudunu kesmesiyle, narenciye ağaçları ya şöminede yakacak odun ya da mangalda kömür olmuştur.
Narenciye sektörünün gerilemesi ile canlılığını yitiren Güzelyurt’a bir dönüşüm projesi olarak sunulan üniversite kenti olma çerçevesinde bölgeye iki üniversite açılmıştır. Bu çerçevede Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü Güzelyurt’ta yapılandırılmıştır. Ancak bu dönüşüm projesinin de iyi yapılandırılmaması ve Güzelyurtlulardan bağımsız hazırlanması dönüşüm projesinin çevreyle bütünleşememesine neden olmuştur. Üniversitelerin Güzelyurt’a olan katkıları sınırlı olurken, pandemi nedeniyle öğrencilerin adaya gelmeyişi ile Güzelyurt daha sıkıntılı hale gelmiştir.
Güzelyurt, sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde ele alınarak sosyal, ekonomik ve kültürel değerleriyle birlikte düşünülmelidir. Bu noktada, Güzelyurt bölgesinde sürdürülebilir yaşam kalitesi belirlerken, soyut ölçütlerden daha çok somut ölçütlere bağlı olarak değerlendirmeler yapılmalıdır. Kuşkusuz bu yapılırken de kamu yararı ilkesini göz önünde bulunduran bir yaklaşım ortaya konulması önemlidir.
Güneşli bir kış gününde, çocukken hasat zamanını geçirdiğim Güzelyurt’ta portakal toplamak beni eski günlere götürdü. Çocukluğumun geçtiği kimi bahçelerin söküldüğünü, kimi bahçelerinde kurumaya terk edildiğini görmek beni düşüncelere daldırdı. Narenciye sektörü sürdürülebilirlik ilkesi ile ele alınmazsa, benim hasat zamanlarını geçirdiğim portakal bahçeleri belki de gelecek nesiller için sadece resimlerde birer anı olarak kalacaktır.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.

YORUM EKLE

banner608

banner474