banner564

Haklılığımızı anlatmalıyız

  Kıbrıs sorununun çözümünde en büyük zorluğun ‘Toprak’ ve ‘Garantiler’ olduğunu herkes kabul ediyor...

   Rumlar; olası bir çözüm durumunda önceliğin mülk sahibine verilmesini istiyor...
   Diyelim ki; iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon kurduk...
   Türkler kuzeyde, Rumlar güneyde yaşayacak...
   Ama kuzeyde Rumlara ait mülkler daha fazla...
   Onların istediği bir çözümü kabul etmemiz ve kuzeyde mülkü olan Rumların geri dönmesi halinde ‘iki bölgelilik’ bir anda ortadan kalkmış olacak...
   Biz; bu gerçeği hem Rumlara, hem de dünyaya anlatmakta zorlanıyoruz...
   Onlar ise konuya insancıl açıdan yaklaşıp, dünya kamuoyunu kandırmaya devam ediyorlar...
   İsteyen Kıbrıslı Türklerin de güneydeki mülküne dönebileceğini belirtiyorlar...
   Ne var ki; güneydeki Türk arazilerinin büyük bir kısmı yok edildi...
   Rum tarafı, kuzeydeki Rum mülklerinin yağmalandığını iddia ederken, diğer yandan güneydeki Türk arazilerinin önemli bir kısmını ‘istimlak’ yöntemiyle eline geçirdi...
   Konuyu biraz açalım...
   Rum tarafı; 1974 sonrasında yeni yol, okul, hastane, havaalanı ve park yapımlarında öncelikle Türk arazilerini kullandı...
   Binlerce dönüm araziyi ‘1974 veya 1975’teki bedeller üzerinden’ istimlak etti...
   Düşünebilir misiniz?..
   Bugün 10 milyon Euro değerindeki bir araziyi 40 yıl önce 10 bin Euro’ya istimlak ettiler...
   Aradaki fark 9 milyon 990 bin Euro...
   Dünya tarafından tanınan ‘yasal devlet’ oldukları için, Rum Bakanlar Kurulu tarafından alınan istimlak kararlarının da yasal olduğunu savunarak, bizleri uyutmaya çalışıyorlar...
   O kadar ilginç ki; daha geçtiğimiz hafta içinde, yeni mezarlıkların Türk arazilerinin üzerinde yapılmasına ilişkin bir karar aldılar...
   Peki biz bunu nasıl öğrendik?..
   Rum basını yazdığı için...
   Böylesi bir pişkinlik ve iki yüzlülük olabilir mi?..
   Kuzeydeki Rum arazilerini kullanınca ‘işgal, istila, yağma ve yasa dışılık’ oluyor...
   Güneydeki Türk malları ise ‘yasal devlet tarafından’ istimlak edilmiş oluyor...

Şimdi seferberlik zamanı
   Ne var ki; Rumlar yalana dayalı bir propagandayı başarıyla yürütürken, Kıbrıs Türk tarafı ‘haklılığını’ anlatamadı...
   Siyasilerin ve sivil toplum örgütlerinin gündeminde, Kıbrıs meselesi ve Kıbrıslı Türklerin haklarını korumaya yönelik bir eylem planı olmadı...
   En ufak bir meselede, kendi insanına karşı en acımasız eleştirileri yapabilenler, uluslararası bir haksızlık karşısında seslerini dahi yükseltemedi...
   Halbuki Kıbrıs meselesinde sonuna kadar haklı olan taraf, Kıbrıslı Türklerdir...
   Ve Türkiye; Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak için buradadır...
   Adada bütünlüklü bir çözüm olmasını istiyoruz…
   Bunun için de bazı fedakârlıkları göğüslemeye hazır olduğumuzu 2003 referandumunda dünyaya göstermiş olduk…
   Barış Harekâtı öncesinde kaybettiğimiz evler, köyler vardır…
   O nedenle mülkiyet meselesini 1974’ten itibaren ele alamayız…
   Çözüm konusunda ısrarlı olan Avrupa Birliği de bu konuda elini taşın altına koymalı ve her iki toplumu da mutlu edecek bir çare üretmelidir…
   İhtiyaç duyulan para 20 milyar Euro olsa da, 50 milyar olsa da AB bunun bedelini ödemelidir…
   Ayrıca; bunca yıl yaşananların sorumlusu Kıbrıslı Türkler değil, Rum terör örgütü ve faşist Yunan Cuntası’dır…   
   Gerçekler ters yüz edilemez… 

YORUM EKLE

banner471

banner474