banner564

“Halis Muhlis Yerli ve Milli”

Merak ediyorum, “yabancı değerler” nedir? Hangi değerlere sahip olduğumuzda gerçekten “milli ve yerli” olacağız? Yüksek Yargı Organımız bir açıklama yaptı. Dedi ki Ara Seçimle ilgili olarak Meclise yazdığımız yazıya cevap bile gelmedi. Neden? Çünkü Erken Seçimin tarihini henüz hükümet bir sonuca bağlamadı. Bu nedenle Anayasa ve Yasalarla belirlenmiş olan Ara Seçimi, Anayasal ve Yasal temelleri ve Anayasada anlam bulan Güçler Ayrımını, yapay olarak oluşturduğu çoğunluğa dayanarak anlamsız hale döndürmeyi marifet bildi. Yanlış anlaşılmasın, Meclis çoğunluğu yapay olmasa dahi hiçbir iktidarın bu değerleri sarsması meşru olamaz.
İşte burada bu değerlere; devletteki güç güçler ayrımına, hukuk düzenine, demokratik hukuk devleti, Anayasa ve kendi yasal temelinize, bağlı ve saygılı olmak yabancı değerlere saplanmak mı? Hayır. Çünkü Anayasal temele, Güçler Ayrımına, demokratik hukuk düzenine saygılı ve bağlı olmamak, “yerli ve milli” bir değer olamaz. İstediğiniz kadar hamaset ve duygu yüklü söylevler yapın, demokratik değerlere sadık değilseniz; “yerli ve milli” olamazsınız. Çünkü toplumunuzun ekonomisinden tutun, demokrasisine ve toplumu bir arada tutan tüm bağlaçları alt üst edersiniz. Hele ekonominin ki artık ulusal sınırların ötesinde finans, üretim, ihracat, hizmet sektörü, bileşim, evrensel ilişkisine dayanıyor. Bu nedenle Anayasal Güçler Ayrımını, bağımsız yargıyı; demokratik hak ve özgürlükleri sarsarsanız yalnız içte değil dışta da kargaşaya yol açarsınız. Bu nedenle kendinizi ve yaptıklarınızı ne kadar “yerli ve milli” diye takdim etseniz dahi; ekonomiyi ve toplumsal demokratik birliği koruyamazsınız.
Bunlar, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal yaşamda sosyal adalet, açıklık, verimlilik ve kamu kaynaklarının verimli ve şeffaflıkla değerlendirme ile birleşir. Bu nedenle bunların tümü, “ecnebi” değil “ yerli ve milli” değerlerdir. 
Bunlardan sapmak; ülkeyi, toplumu o korkulana, yani yabancı diye tanımlananların oyun alanına döndürür. Hele bu hal dış politikada “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesini es geçerek, hamaset ve iç politik hesaplarla birleşen yanlış siyasetle de buluşursa, bilin ki dış güçlere bağlılık, daha da artar. 
Bugün her alanda bunları misli ile yaşıyoruz. Bunun için esas olan; kendi iktidarına, ekonomik ve siyasi çıkarına aykırı olsa bile; Anayasal ve Yasal Temele, Demokratik Hukuk Düzenine, Yargının Bağımsızlığı ile Anayasal Güçler ayrımına saygılı ve bağlı olmaktır. Ayrıca, iktidar veya muhalefet olarak dar milliyetçi söylem yarışı içine girmemektir. Bakın sosyal medya bunun örnekleri ile dolu. 
 Sayın Biden ve Sayın Erdoğan görüşmesi öncesi ve sonrası bariz örnekler ile dolu. Bu zirve öncesi iktidar kanadını destekleyenler, 24 Nisan Ermeni Tasarısı ile ilgili Sayın Biden’a ağzının payı verilecek diye hop oturdu hop kalktı. Görüşme sonrası ise Sayın Erdoğan’a dönük olarak ise ağzının payını vermedi diye eleştiri bombardımanı yapılıyor. Yani en temel dış politika sorunları, iç siyasete dönük milliyetçi söylem yarışı ile ele alınıyor.
 Anayasal temeli, demokratik hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına alanlar, hamaset söylemleri ile adım attı. Peki demokratik hukuk devleti ilkelerini savunanlar, iktidarda olana muhalefet edecek diye, dar milliyetçi söyleme eklemlenerek, demokratik hukuk devleti ilkelerini savunabilir mi? Bu, kuluçkaya oturan güvercinin altına; karga yumurtası koyarak, güvercin çıkmasını beklemeye benzer.
Bu nedenle demokratik hukuk düzeni, Anayasal Güçler ayrımı ve hukuk devleti ile Hümanizma ve barış ile demokrasi, “yerli ve millidir”. İnsan Hakları, AİHM değerleri ve evrensel “ toprak bütünlüğü” prensibi ve Yurtta Barış, Cihanda Barış değeri; hem yerli hem de milli olandır. Evrensel hukuk ve insani değerler ecnebi değil; “Halis Muhlis” yerlidir.

YORUM EKLE

banner471

banner473