Anayasa Mahkemesi’nin kararı sonrasında KKTC’nin tüm belediyeleri ‘iş yapamaz’ duruma geldi…
   “Ben yaparım” diyenler olabilir…
   Ama ileride bunun ortaya çıkaracağı sıkıntıları da hesaplamakta fayda vardır…
   Mahkeme kararı, belediye başkanlarının görev süresinin 26 Haziran’da sonlandığına dikkat çekiyor…
   Öyleyse, görevi sonlanan başkanlar hangi yetkiyle maaş ödemesi yapacak?..
   Veya hangi yetkiyle ihaleye çıkabilecek?..
   Maaş ödeyemez duruma gelen belediyelerin çalışanları Eylül ayı sonundan itibaren nasıl geçinecek?..
   Binlerce insan ev kirasını, banka taksitini, elektrik ve su faturalarını nasıl ödeyecek?..
   Evine nasıl yemek götürecek?..
   Bunları düşünmek ve ona göre tavır belirlemek lazım…
   Meclis yerel seçimler için yeni bir tarih üzerinde uzlaşsa bile, 26 Haziran süresi geride kaldığı için yine suç işlenmiş sayılacak…
   Yani, mevcut anayasa altında yeni bir seçim yapılamayacak…

Sil baştan olmalı

   Öyleyse ne yapmalı?..
   Yeni bir anayasa için derhal çalışmalar başlatılmalıdır…
   Demokratik, işleyebilir bir anayasaya ihtiyaç vardır…
   Halkın yeni bir anayasaya “evet” demesi halinde, KKTC’nin işe yaramaz, eskimiz, yetersiz, karmaşık tüm yasaları iptal edilerek, yenileri hazırlanmalıdır…
   Ana hedef Avrupa Birliğine girmek ise, güneyde yapılan tüm yasal değişiklikler bizde de yapılmalı…
   Ayrıca siyasete yeniden güven kazandırabilmek açısından alınması gereken önlemler vardır…
   Başta seçim sistemi…
   Başkanlık sistemine geçiş veya mevcut sistemi yeniden düzenleme…
   Milletvekillerine bakanlık yolunu kapatacak, tek bölge seçimi gündeme alınmalıdır…

Siyasi partiler toparlanmalı

   Siyasi partilere sınırlama getirecek kararlar da alınmalı…
   Ayni görüşü savunan partilerin ‘koltuk kavgası’ yüzünden parçalanması nedeniyle yaşanan sıkıntılardan dersler çıkarılmalıdır…
   Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmezidir...
   Olmazsa olmazıdır...
   Bunu tartışma konusu yapamayız...
   Ancak; KKTC gibi küçücük bir yerde 10 tane parti çok fazladır...
   Kesinlikle bu kadar partiye ihtiyaç yoktur...
   Herhangi bir kaynağı bulunmayan, memur maaşlarını ödemekte dahi zorlanan bir devletçikte siyasi partilerden Meclis’e girenlere devletten büyük miktarlarda yardımı yapmak da doğru değildir...
   Turizmin Merkezi Girne’de yeterli arıtma yapılamadığı için 120 bin insan dışkısı denize boşaltılırken, siyasi partilere yılda milyonlarca lira dağıtılması ‘demokrasinin gereği’ olarak takdim edilemez...
   Edilse de inandırıcı olamaz...
   Seçim dönemlerinde siyasi partilerin yemeli, içmeli toplantılar düzenlemesi de suç sayılmalıdır…
   Bunun tersini iddia edenler varsa İngiltere’de araştırma yapsınlar...
   Siyasi partilerin 10 metre ara ile hem genel merkez, hem de ilçe binası çalıştırması anormal bir durumdur...
   Ülke gerçeklerine ters düşen, diğer partileri kıskanarak yapılan yanlışlardandır...
   Ankara’da değil, Lefkoşa’da yaşadığımızı unutmamalıyız...