banner564

Hayaller ve gerçekler

   Barış Harekatından hemen sonra, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Kıbrıs’ın ‘küçük İsviçre’ olacağını söylemişti…

   Ecevit’in Kıbrıs için hayal ettiği buydu…

   Ve çok doğru bir düşünceydi…

   Çünkü adayı ziyaret ettiği zaman Rumlardan kalan otelleri, pırıl pırıl sahilleri görmüş ve hayal ettiği Kuzey Kıbrıs’ı dile getirmişti…

   İlerleyen yıllarda Kıbrıs’ın kuzeyini İsviçre yapmak için herhangi bir adım atılmadı…

   Türkiye’de gerçekleşen 12 Eylül askeri darbe sonrasında göreve gelen merhum Turgut Özal ise adayı ziyaretinde Kuzey Kıbrıs’ın ‘tümüyle serbest bölge’ olmasını önermişti…

   “Gümrükleri, tüm vergileri kaldırın, ilk 10 yıl gelir kaybınızın tamamını biz vereceğiz” dediği halde, dönemin koalisyon ortaklarından ‘solcu’ bir arkadaş konuyu parti meclisine götüreceklerini söyleyerek, Özal’ın başkanlığındaki toplantıyı bertaraf etmişti…

   O partinin meclisinde yer alanların Hong Kong, Singapur gibi ülkeler hakkında herhangi bir bilgileri yoktu…

   Turizmden anlayan bir üyeleri de yoktu…

   Rumların uyguladığı ekonomik ambargoyu kırabilmek için Özal’ın ortaya koyduğu bu görüşü ‘parti meclisine soracaklar diye’ bertaraf ettiler…

   Ülkemizin bu siyasal yapısına bakınca aslında Kıbrıs’a yatırım yapmanın ne kadar riskli olduğunu anlamak zor değildir…

   Bir tek yatırımcının gelmediği bölgeye gelir de güneydekilerden çok daha iyisini inşa ederseniz ona da hoş bakılmayacağını görebilirsiniz…

  “Sermayenin kuşatması” derler…

   Ülke topraklarını yabancıya ‘peşkeş çekmekle’ suçlarlar…

   Muhteşem bir otel yapsanız da, sol partili Turizm Bakanı ‘ideolojisine aykırı’ bulduğu için gelip sizi ziyaret etmez…

   Teşekkür etmek, ideolojisine uygun düşmez…

   Güneydekiler öyle değil ama…

   İlk casinolu otelin temelini atanlardan biri dönemin Cumhurbaşkanı Anastasiadis idi…

   Pandemi sonrasında Wizz Air’ı adaya davet eden ve Larnaka’da muhteşem törenle karşılayan Rumların Ulaştırma ve Turizm bakanlarıydı…

   Ayia Napa marinasını, Limasol ve Larnaka limanları özel sektöre devredenler arasında hem Cumhurbaşkanları, hem de ilgili bakanlar vardı…

Neticesini alıyorlar

  Güney Kıbrıs’ın ekonomik alanda ilerlemesinin ana nedenlerinden biri ‘özelleştirme’ becerisi ve dünyaya açılabilme başarısıdır…

   Ucuzluk yaratarak, rekabet şansı elde ettikleri için birçok ülkeye dondurma satışı bile yapabiliyorlar…

   Turizmde yakaladıkları başarıya bakınız…

   Sadece bu yılın ilk 8 ayında 3 milyonu aşkın turist ağırladılar…

  Kuzeyin 7 aylık istatistikleri ise deniz ve hava yoluyla adaya gelen ‘yolcu sayısının’ bir milyon 370 bin olduğunu gösteriyor…

   Bu rakamın büyük bir kısmı turist değildir…

   Öğrenciler, çalışma izinlilerin dahil olduğu bir rakamdan söz ediliyor…

   Gerçek turist sayısını bilen yok…

   İki bölge arasındaki yönetim farkına bakınca kuzeyin geleceğine güven duyabilir misiniz?..

   Yorumunu sizlere bırakıyorum…  

YORUM EKLE
YORUMLAR
Misafir
Misafir - 1 ay Önce

Kimse lütfen alınması, ben Avrupa'da yaşıyorum, bir kaç defa ziyaret ettim kibrisi, sohbet ettim halkla, tembellikten ve şikayet etmelerinden beyinleri başka bir şey düşünmüyor, hiç bir şey ekmeden herseyi biçmek istiyorlar.

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 4 hafta Önce

KKTCyi kurduk kuralı Hep bir Singapur ‘ Hong Kong ‘ Gibraltar ‘ Monaco veya İsviçre olacağız demiştik , Gercekte ise yönetemediğimiz iKKTCyi 42 yıldır maalesef Tanınmış bir Uganda bile yapamadık ! Yönetimsizlikten Bakımsızlıktan Denetimsizlikten Onarımsızliktan meşinini almış batırıp Talan ettiğimiz KKTCde bugün dikili taş önünde Dünyaya meydan okuyan Yönetemeyenlerimiz neticesi Üretim Turizm İhracat ve Yatırım olmayan KKTCde gençlerimiz ne gibi bir gelecek bekleyebilir ki !

banner471

banner474