Yaşanan felaketler karşısında dahi ders çıkarmasını bilmeyen insanlar vardır…
   Bunlar genellikle yakalamış oldukları haksız fırsatlardan yararlanan veya çıkarcı karakterlerini düzeltmesini bilmeyenlerdir…
   Bunlarla uğraşmak boşunadır…
   Tedavi edilemezler…
   Ne söylerseniz söyleyin hatadan dönmesini bilmezler…
   Sadece bugünkü çıkarlarını düşünürler…
   Gelecekle ilgili hiçbir fikirleri yoktur…
   Ne var ki; Türkiye’nin şu anki durumu, yani deprem felaketi; özellikle Yunanistan’la ilişkileri düzeltmek açısından tarihi bir fırsattır…
    Depremin ilk gününden itibaren Yunan ekibinin enkaz kaldırma çalışmalarına katılması önemli bir olaydır…
  Bunun ardından Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın Türkiye’ye giderek, Türk dengi Çavuşoğlu ile kucaklaşması ve ülkesinin geçmiş olsun dileklerini iletmesi daha da önemlidir…
   Ne var ki; o dostluk buluşması hem içimizdeki bazı kişileri, hem de güneydeki faşistleri rahatsız etti…
   Irkçı faşistler ‘50 yıldan beri kovuldukları evlerine dönemediklerini, ülkenin işgal altında olduğunu’
vurgulayan paylaşım yaptı…
   Yine güneydeki sözde sosyalist EDEK partisi ile Papadopulos’un liderliğindeki DİKO, iki toplumlu acil yardım heyetine katılmayıp, bizdeki fanatiklerden farksız olduğunu gösterdi…

50 yıl daha mı beklemeli

   Peki bunun bir de tersini düşünelim…
   Özellikle iki anavatanın; yani Türkiye ile Yunanistan’ın düşman olduğunu…
   Böylesi bir felaket durumunda dahi bir araya gelemediklerini…
   Yaraların sarılmasına yardımcı olunmadığını…
   Sonucu ne olur?..
   Yeni gerilimler yaşanmaz mı?..
   Evine 50 yıldan beri dönemediğini söyleyerek, yakınlaşmaya karşı bazı çıkan fanatikler, bu sorunun cevabını siz veriniz:
   “Gerilimin devamı halinde bir 50 yıl daha geçse bile evinize dönebilecek misiniz?..”
   Biliyorsunuz ki asla olmayacak…
   Evet geçmişte çok acılar yaşandı…
   Bizler de çocukluğumuzda çok sıkıntılarla yüzleştik…
   Evimizi ve yakınlarımızı kaybettik…
   Göçmenlik yaşadık…
   Fakirlik çektik…
   Önemli olan bunlardan ders çıkarmak ve gelecek için ‘daha güvenli’ bir sayfa açmaktır…
   Bunu başarmak elbette kolay değildir…
   Irkçı kesimler herhangi bir yakınlaşma karşısında dişlerini göstermeye devam edecek…
   Ancak ezici bir çoğunluk “artık yeter” dediği anda, bu ülkede ırkçıların galip gelme şansı yoktur…
   Bizim içimizdekilere de bakınız…
   Güneyden gelecek yardımlara kapı kapayan zihniyete ne demeli?..
   Yardımlaşmaya hayır…
   Kapılara hayır…
   Güven artıcı önlemlere hayır…
   Barış Gücüne hayır…
   Bu kadar çok ‘hayır’ın sonunda hayır gelir mi bu ülkeye?..
   Onu da düşünmeli…