banner564

Hedef; iyi bir gelecek olmalıdır

  Bugünlere gelmek kolay olmadı...
  Büyük acılar çekerek, birçok masum insanımızı kaybederek bugünlere geldik...
  Barış Harekâtından bu yana tam 45 yıl geçti…
  Rumlar, 5 yaşındaki çocuklara ‘Unutmayacağız’ yazılı kıyafetler giydirerek, kayıplarını andılar…
  Bizler de hem şehitlerimizi andık, hem de Barış Harekâtı sonrasında kazandığımız özgürlüğü kutladık…
  Kıbrıslı Türklerin içinde kin ve nefret duygusu yoktur…
  Özellikle 1963-1974 yıllarında yaşadığımız büyük acılara karşın, Kıbrıslı Rumlara şu mesajı veriyoruz:
  “Bir daha kimsenin burnu kanamasın...”
  Kimse kimseyi öldürmesin...
  Evinden, köyünden, işinden söküp atamasın...
  İki toplum, bu güzel adanın olanaklarını birlikte kullansın...
  Birlikte üretip, birlikte satsın...
  Birlikte kazanıp, birlikte harcasın...
  Geçmişi unutmayalım, ama kin ve nefret duygularını bir kenara bırakıp, yeni bir sayfa açalım...
  Dostluk ve barış için ileri adımlar atalım...
  Türkiye bu konuda yıllardan beri açık mesaj veriyor...
  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 yıldan beri ‘bir adım önde’ politikasını sürdürüyor...
  Kıbrıslı Türklerin ezici bir çoğunluğu, kapsamlı çözüm planına “evet” diyor... 

Kınamayı bırakıp, gerçeklere bakalım

  Aradan uzun bir zaman geçti...
  Çocuklarımıza, gençlerimize bugünler için ‘şükredilmesi gerektiğini’ söylemekten çekinmeyelim...
  Yediden, yetmişe hepimiz bugünlerin kıymetini bilelim...
  Nereden, nereye geldiğimizi unutmayalım...
  Elde edilen olanaklara karşın, bazı alanlarda başarısız kaldığımızı söyleyelim, yetkilileri uyaralım ve onları icraata zorlayalım...
  Yolsuzluklara, talana karşı tepkimizi en sert şekilde ortaya koyalım...
  Ama, bunları yaparken, 20 Temmuz’un önemini küçümsemeyelim...
  Bu kadar fedakârlık yapan ve yapmaya devam eden Türkiye’yi üzmeyelim...
  Türk askerinin bizim için nöbet tuttuğunu unutmayalım...
  Anadolu halkından kesilen paralarla yılda bir milyar liralık yardım yapan Anavatan’ın yardımını kıymetini bilelim…
  Ve kalıcı bir çözüm için Rumlarla karşılaştığımızda gerçekleri konuşalım...
  “Siz yaptınız, biz yaptık” değil, bundan sonra ne yapılacağını soralım...
  Haklarımıza saygı isteyelim...
  Bizleri yeniden azınlık durumuna düşürecek bir çözümü kabul etmeyeceğimizi ve Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçmeyeceğimizi tekrar tekrar söyleyelim...
  Türkiye, kendisini incitmeyenlere asla zarar vermez...
  Olası bir çözümden sonra, Kıbrıslı Türklere yönelik yeni bir ‘yok etme’ harekâtı başlamaz ve bir başka faşist Yunan darbesi gündeme gelmezse...
  Türkiye, buraya sadece yardım eder...
  
Fedakârlıklar unutulmasın

  Kıbrıs Türk toplumunun bugünlere gelmesinde emeği geçen insanları unutmayalım...
  Dr. Fazıl Küçük’ü, Rauf Denktaş’ı, Bülent Ecevit’i, Necmettin Erbakan’ı, harekât komutanlarını, subayları, erleri unutmayalım…
  Şehitlerimizi rahmetle anıp, onların geride bıraktıklarına sahip çıkalım...
 Onların, geceli, gündüzlü çalışmalarını, fedakârlıklarını ‘iç sorunlar’ nedeniyle inkâra kalkışmayalım...
  Bugün, çok partili demokrasi ile yönetiliyor, çok sayıda mevki yaratarak, siyaset yapabiliyorsak, bunun temelinde 45 yıl önceki harekât vardır...
  Bundan sonraki ilk hedef, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilmesidir…
  Bunun için de çalışmalı, üretmeli ve temiz siyaset anlayışı ile yöneten bir düzen kurmalıyız… 


 

YORUM EKLE

banner608

banner473