banner564

Helal olsun vallahi

  Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, doğal gaz sondajları konusunda hem Rum Yönetimine, hem de araştırma yapmak üzere adaya gelen yabancı şirket yetkililerine çok sert uyarılarda bulundu...
  Sayın Erdoğan’ın uyarıları sonrasında, İtalya’nın ENI şirketine ait Saipem 12000 adlı sondaj gemisi çalışmalara başlayamadı...
  Tam 6 günden beri sondaj alanına 15 mil mesafede bekletiliyor...
  Peki bu bekleyiş ne kadar sürecek?..
  Rum Yönetimi; AB ve BM’den destek alarak çalışmaları başlatabileceği düşüncesiyle ilgili şirkete ‘beklemesi’ yönünde uyarı yaptı...
  ENI şirketinin CEO’su ise, beklemenin ciddi mali kayıplara yol açacağını söyleyerek, bir süre sonra geri çekilebilecekleri yönünde sinyaller verdi...
  Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklar konusunda ilgili tüm kesimleri uyaran bir açıklama yaptı...
  Albayrak’ın dünkü açıklamasının şu bölümüne dikkat çekmekte fayda vardır:
  “Türkiye Cumhuriyeti, özellikle Doğu Akdeniz başta olmak üzere uluslararası hukuktan kaynaklı tüm haklarını sonuna kadar kullanmakta kararlıdır. Deniz yetki alanlarımız sınırları içinde önümüzdeki dönemde daha etkili bir sismik ve sondaj faaliyeti göstermekte kararlıyız.”
  Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunanistan’a şu mesajı vermiş oluyor:
  “Bunca zaman ‘Egemenlik sahamız içinde’ diyerek sondaj çalışmaları yaptınız... Ancak kendi alanımıza giren bölgede sizlere bu fırsatı vermeyeceğiz ve kendi aramalarımızı kendimiz yapacağız.”
  Kuşkusuz Sayın Albayrak’ın açıklamaları arasında, Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüne ilişkin ciddi tespitler de vardır...
  Annan Planı’nı reddeden Rum tarafının, daha sonraki müzakere süreçlerinde iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı bir çözüme yaklaşmadığına vurgu yaptı...
  Rum tarafının uzlaşmazlığını, her fırsatta, başta AB olmak üzere ilgili tüm devletlerin yüzüne vurmaktan başka çaremiz yoktur...

Rumlar ve KKTC ne yapıyor?..
 
  Doğal gaz konusunda yaşanan gerilim Güney Kıbrıs’ın bir numaralı gündem maddesi oldu...
  KKTC’de her zamanki gibi ‘Dikilitaş siyaseti’ hakim olurken, onlar Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler nezdinde ciddi girişimler başlattı...
  Rum lideri Nikos Anastasiadis, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve diğer yetkililerle telefon bağlantıları kurarak Türkiye’yi şikayet ederken; diğer Rum siyasi partileri de AB üyesi ülkelerde kendilerine yakın siyasilerle yoğun bir görüşme süreci başlattılar...
  Onların tek amacı; Kıbrıs’ın doğal zenginliklerini tek başına ele geçirmek, ondan sonra da bizlere cami önünde dilenen fakirler gibi sadaka vermektir...
  Bunu anlamakta zorlanan varsa aklına şaşmak lazım...
  Esasında anlamakta zorlandığımız bir başka şey vardır...
  O da KKTC’nin sessizliği ve tepkisizliğidir...
  Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ve Enerji Bakanı konuşuyor, KKTC siyaseti seyrediyor...
  Çok üzücü bir durum...
YORUM EKLE

banner608

banner473