banner564

Hem nala hem mıha vurmak!

Halkın Partisi Milletvekili Kudret Özersay, katıldığı bir programda çok ama çok önemli tespitler yaptı. Neydi o tespitleri bir hatırlatalım; 
“Değerlendirme yapılması gereken şudur; toplumun menfaatine olan nedir? Bu soruyu kendimize soruyor muyuz? Partilerin kendi menfaatine göre yaklaşım sergilemesi doğru değildir. Halkın gündeminde bir seçim var mıdır? Halkın gündemi seçim değil, geçimdir. İnsanlar hayatlarını idame ettirme konusunda sıkıntı çekiyorlar, sağlıklarıyla ilgili endişeleri var. Çünkü sağlık sistemimiz yorulmaya başladı. Bazı sağlık servisleri devre dışı kalmaya başladı. Ülkede toplumun birinci önceliği aşılama meselesidir. Aşılama yapılsın ki öğrenciler bu ülkeye gelebilsin, esnaf da iş yapmaya başlayabilsin. Bugün Mağusa’da, Lefkoşa’da, Lefke’de, Güzelyurt’ta esnafta yaprak kıpırdamıyor. Önce öğrencilerin gelişini bir sağlayın, ekonomik olarak nefes alalım, önümüzü görebilelim. Sağlıkla ilgili planlama nasıl olacak? Aşılama nasıl yapılacak? Daha bütçe geçmedi. Bütçe çalışmaları, komite çalışmaları olacak. Genel Kurul’dan bütçe geçecek ve gereği olan şeyler yapılacak. Bu ülkede asgari ücret henüz belirlenmedi, özel sektör çalışanları bekliyor. Vatandaş aynı zamanda Seçim Halk Oylaması Yasası’yla ilgili sorular da soruyor. Yüksek Mahkeme Başkanı’nın yaptığı açıklama var; aynı seçim sistemiyle sandığa gidilirse bunu saymanın zor olacağını söylüyor. Seçime gidilmeden önce yasanın da değişmesi lazım.”
Dediklerine harfi harfine katılırım Özersay’ın. Ama tüm bu saydıklarını bir kenara koyup şu soruyu da buradan kendisine sormak isterim;
“Madem bu kadar toplumu düşünüyordunuz o zaman bir ay önce aklınız neredeydi? Hükümet pazarlıkları yapılırken aynı bakanlıklarla yola niye devam edilmedi? Halkın sorunları bu kadar önemliyken bir siyasetçiye bir siyasi partiye “fedakarlık” yapmak bu kadar mı çok zordu?
İşte tam da bizim memlekete göre bir siyaset anlayışı. Hem nala vur hem mıhına. Eğer gerçekten toplumun ortak çıkar ve menfaatleri göz edilmiş olsa bugün Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında her hangi bir hükümet krizi, Meclis başkanlığı krizi gibi geçici krizler yaşanmaz, halkın menfaat ve ortak çıkarları gözetilirdi.

9 yıl geride kalırken
Sağlığı döneminde yanında olmayan, hatta tam karşısında olanlar bile dün gördük ki Rahmetli Rauf Denktaş’ı anmaktan geri kalmadılar. 
Bu iki yüzlü durum bir kenara esas konu 9 yıldır tamamlanamayan Denktaş’ın kabri ve anıtı. Öyle ki bu süre içinde 3 Cumhurbaşkanı ve iki katı sayıda Başbakan geldi geçti. Hükümetlerin ve bakanların sayısını inan hesaplamak için uğraşmaya niyetim yok.
Ama bu 9 yılın en az 6-7 yılında Serdar Denktaş hükümet ortağı ve kabine üyesiydi geride kalan süre içerisinde. Rahmetli Denktaş'ın kızı Ender Hanım, babasının vasiyetinin aile mezarlığına gömülmek olduğunu ifade ederek, “Anıt mezarın bir türlü tamamlanmaması bir utanç meselesidir” sözünü bu yıl da tekrarlamak zorunda kaldı.
Ender Hanım kuvvetle muhtemelen 366 gün sonra benzer bir açıklama daha yapmak zorunda kalacak. Çünkü bu ülkedeki zihniyet değişmediği sürece daha pek çok kez aynı şeyleri söylemek durumunda kalmaya devam edeceğiz. 
Burada niyetimiz ne Serdar Beyi zan altında bırakmaktır ne de onu veya aileyi suçlamaktır. Ortada bir ayıp var ise bu KKTC’nin ayıbıdır. Abidik gubidik şeylerle gündem meşgul olunca bu tür işlere vakit ayırmaya da zaman kalmıyor.
Her 13 Ocak’ta, 10. yılında, 11. yılında hatta 15. ve 20. yılında benzer şeyleri konuşmaya devam edeceğiz…

Fıkra gibi…
Alın size fıkra gibi bir haber daha. Efendim, Şirinevler köyünün 3 yıldır boyanmayan kaldırım taşları Şirinevler Muhtarlığı tarafından boyandı. Fakat Dikmen Belediyesi’nin yetki alanına girmesi gerekçesi ile Dikmen Belediyesi polise şikâyette bulundu. Bunun üzerine kaldırım taşları tekrardan eski haline çevrildi.
Sonra dün bir açıklama daha yapıldı ve Şirinevler Muhtarlığı ve Dikmen Belediyesi arasında yaşanan “kaldırım boyama” anlaşmazlığı, belediye ile muhtarlık arasında gerçekleşen istişare sonrası “şimdilik” sona erdi, Dikmen Belediyesi’nin 15 gün içerisinde gerekli hizmetleri sağlayacağı” yönünde söz verdiği ifade edildi.
Ya şaka mısınız, kafa mı geçiyorsunuz, ne içiyorsunuz arkadaş? Boyanan kaldırımlar tekrar boyanarak eski haline getirildi, şimdi ise 15 gün içinde 3. kez boyanacaklar… 
Pardon… 

MESAJLAR:
Yüksel ÇELEBİ: İki kez boyanan kaldırımların bir ay içerisinde üçüncü kez boyanması tam bir Karadeniz fıkrası olabilir. Bu konuda yakında Türkiye kanallarında haberlere de çıkarsınız artık. 

Fırat ATASER: Girne-Alsancak yolunun altyapısı tamamlandı tamamlanmasına ama üst yapısındaki eksikler yüzünden eskisinden daha da tehlikeli bir hale geldi. Umarız bir an önce yol olması gerektiği gibi tamamlanır. 

Mustafa ZURNACILAR: Denize sıfır arazi içerisinde inşa edilen düğün salonu ve restoran için su hattı döşenmesi sırasında orman arazisinde tahribat yapıldığı yönünde ihbarlar alıyoruz. Bu konunun takipçisiyiz. 

Erhan ARIKLI: KIB-TEK’teki akaryakıt alımına müdahale ederek ihaleyi dün sabah son anda iptal ettirmişsiniz. Geçen haftaki LED lamba ihalesinden sonra bu ikinci iptal oldu.

Şendoğan ALAGEYİK: Bir partinin genel başkanı için siyasi istişarelere başladığınız yönde haberler alıyoruz. Bu konuda önümüzdeki günler hayli hareketli olacak sizin için. 

Mehmet ÖZSEZER: Geçen hafta sonu aradınız ama bize uymadı, bu hafta sonu yumurtaları ve tavlayı hazırda tutun. Her an kapınızı çalıp tavlada sizi yenip yumurtalarınıza el koyabiliriz. 

Cevdet ÇELEBİ: Dışişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun. Bu konuda bakanlığa ve bakanınıza önemli katkılarınız olacağından şüphemiz yok. 

Fikri ATAOĞLU: THY’nin son kampanyasına KKTC’nin dahil edilmemesi pek çok kişi tarafından eleştiri konusu oldu. En azından öğrencilerin geleceği döneme bir kampanya yapılması konusunda bir görüş-alış verişi iyi olurdu. 

Suphi ASİLTÜRK: Dernek kurduktan sonra ziyaretlere başlamışsınız ve bazı eski dostları makamında ziyaret etmişsiniz. Yeni derneğiniz hayırlara vesile olur inşallah. Ve seçim öncesi dernek olarak bakalım taraf olacak mısınız? 

Ender Denktaş VANGÖL: Bu yıl yaptığınız konuşmayı saklayın, zira bence gelecek yıl da aynı konuşmayı yapmak zorunda kalabilirsiniz. Bu zihniyet değişmediği sürece de sizden benzer şeyleri duyacağız. 

Tözün TUNALI: Seçim Yasası için küçük partilerden ziyade bence büyük partiler isteksiz gibi gözüküyor. Özellikle karma oyun kalmasına bu Meclis bize göre zor evet der. Yazın bir kenara bu sözümüzü. 

Tufan ERHÜRMAN: “Seçim Yasasını değiştiremezsek de bu yasayla seçime gideceğiz” diyorsunuz ama siz siz olun bu konuda da UBP’ye çok güvenmeyin. Plan, her an değişebilir, bizden söylemesi. 

Önder SENNAROĞLU: Meclis Başkanlığı için sizin adınız geçmeye başladı ve Pazartesi günü adınız onaya sunulacak. Siz siz olun ipinizi sağlam kazığa bağlayın. Her şey henüz bitmiş değil. 

Tahsin ERTUĞRULOĞLU: Türkiye'deki uzmanlara göre; 2021 Türkiye-AB ilişkilerinde müzakere yılı olacakmış. Geçen gün gittiğiniz Ankara’da bu yönde bir izlenim edindiniz mi bari?  

YORUM EKLE

banner608

banner474