banner564

Hepiniz kazandınız, en büyük sizlersiniz

  Devletin topladığı paraların yüzde 85’i maaşlara gidiyor…
  Seçmen sayısı 280 bin olan bir ülkecikte 75 bin kişiye her ay devletten çek çıkıyor…
  Doktoru, sivil havacılık çalışanı, gümrük memurları maaşa yakın miktarlarda ek mesai ödeneği alıyor…
  Borç içinde yüzen Elektrik Kurumu’nda çalışan bir odacı ‘ek menfaatlerle birlikte’ neredeyse bakan maaşı çekiyor…
  Bağlı bulunduğu daire veya okula gitmeyen onlarca sendikacıya devlet maaş ödüyor…
  Batmış KKTC devleti, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde ‘peşkeşleri örtme adına’ çok sayıda kişi ve kuruluşa menfaat sağlıyor…
  Maliye Bakanı’nın odasında ‘ihale şirketlerinin yöneticileri’ tarafından kişi başına 200’er bin liralık rüşvet tartışması yapılıyor; iş bitince bu paralar dağıtılıyor…
  Cumhurbaşkanlığına ve bakanlıklara her yönetim değişiminde ‘dıştan atama’ yapılıyor…
  Tahsiline, bilgi, görgü ve yeteneğine hiç bakmadan ‘yandaşlar’ ve seçim dönemindeki ‘kasalar’ en üst makamlara getiriliyor…
  İki sol partinin iktidarında ilk defa hükümet ortaklarına 500’er bin liralık ‘örtülü ödenek’ dağıtılıyor…
  Hastanelerde ilaç bulunmazken, siyasi partilere yılda 13 milyon lira veriliyor…
  Bir avuçluk ülkede 4 bin civarında ‘Resmi Hizmet Aracı’ kullanılıyor…
  Devlet baba bu araçlara bakım-onarım-tamirat-ruhsat-sigorta ve akaryakıt parası ödüyor…
  Milyonlar gidiyor milyonlar…
  Yüzün üzerinde üst kademe yöneticisi işine hiç uğramadan ‘en yüksek maaşı’ çekiyor…
  En düşüğü 10 bin lira alıyor…
  Bunlar arasında bazı sendikacıların ve siyasilerin arkadaşları, partilileri veya aile yakınları vardır…
  Düzenin yaratıcıları ve savunucuları bu yakıcı sorunun üzerine gitmiyor, gidenlere de kötü gözle bakıyor…

Ne rezillikler vardır bu ülkecikte

  Çocuklarımız devlet okullarından ‘çok zayıf bilgilerle’ mezun oluyor, gelişmiş ülkelerde tahsil yapamıyor ama hiç kimse eğitim sisteminde öğretmen kalitesini, yetersizliğini ve özel derslere harcanan paraları sorgulamıyor…
  Elden ‘göstermelik teklif’ almak suretiyle bakanlıklara eski-kullanılmış makineler alınıyor ve milyonlar harcanıyor…
  Bazı bakanlara ve üst düzey yöneticilere en pahalı laptoplar alınıyor, bunu bilenler de bilmeyenler de gözlerini kapatıyor…
  Çok uzatmayalım…
  Tamamen partisel ve kişisel çıkarlar üzerinde kurulmuş bu yapıyı hemen herkes koruyor…
  Değişmesine izin verilmiyor…
  Değiştirmeyi düşünenler ise hedef tahtası haline getiriliyor…
  Ulaştırma Bakanı gibi…
  Eşinin kardeşi, bir dairede geçici işçi olarak görev almış diye ha bire adama vuruyorlar…
  Vuranların büyük bir kısmı bu rezil düzenin yaratıcıları veya savunucuları veya savunucuların destekçileri olanlar…
  Günlerdir ekmek parasını kazanmak için çalışan masum bir işçiye ve bakana saldırmak suretiyle ‘devrimcilik’ görevlerini yerine getirmiş ve devletin çıkarlarını korumuş oluyorlar!..
  Vay be vay…
  “Vay ben bu devrimcilik ve de korumacılık zihniyetine” diyerek, zavallı beyinlerin çatışmasını uzaktan seyretmek, siyaset yapmaktan daha iyi olsa gerek…
  İyi haftalar…

YORUM EKLE
YORUMLAR
hasan
hasan - 5 yıl Önce

hepsi hırsız

banner471

banner474