banner564

Her türlü suçta patlama var

 Ülkemizde yabancı sayısı arttıkça adli olaylarda ciddi artışlar yaşanıyor…
 Bugün en önemli sorunlardan bir tanesi ‘uyuşturucu ticaretinde’ meydana gelen patlama ve trafik kazalarıdır…
 Yollarda can güvenliğinin azaldığına üzülüyoruz…
 Suça meyilli kişileri caydıracak önlemlerin yetersiz olduğunu da görüyoruz…
 Devlet olmadığımız dönemde dahi sokaklarda polis devriyeleri vardı...
 İçkili bölgelerde devriye sayısı artırılırdı...
 Anayollarda kontroller yapılır, aşırı alkollü olanlar karakola götürülürdü...
 Polisin denetim yapacağını önceden bilen vatandaşlar alkolün ölçüsünü ayarlar, yola emniyetli bir şekilde çıkardı...
 En azından sürat yapmazdı...
 Devlet olduktan sonra nüfusun artması karşısında polisin sayısında da önemli artışlar oldu...
 Belediye sayısı 28’e çıkarıldı...
 Binlerce insan belediyelerin kadrosunda görev yapıyor ve bütçeden önemli pay alıyor...
 Fakat; arife gününden itibaren diğer devlet memurları gibi belediye çalışanları da tatile çıkarılıyor...
 Dışarıda görev yapacak eleman bulunamıyor...
 Parkların, bahçelerin bakımı yapılmıyor...
 Pislikten dökülen bölgelerde temizlik ve yenileme çalışması da yapılamıyor...
 Trafik ikaz işaretleri kontrolden geçirilmiyor...
 Tamamen terk edilmiş bir memleket hali yaratılıyor...

Suçlar ve trafik kazaları patladı
 
 Nüfusun ve araç sayısının artması nedeniyle, adli olaylarda patlama yaşandığını ve polisin görev ve sorumluluklarının arttığını hepimiz biliyoruz...
 Onlara karşı haksızlık yapamayız...
 Ancak; herhangi bir olaydan, özellikle de trafik kazalarının meydana gelmesinden önce alınabilecek önlemler vardır...
 Anayollarda, kentin en yoğun bölgelerinde polis denetimlerinin yapılması, alkollü sürücülerin alıkonması, cep telefonu kullanan sürücülerin doğrudan yargı önüne çıkarılması gibi icraatların yapılması halinde, kazaların önemli oranda azalacağı kesindir...
 Küçük ülkelerde polisin denetim yaptığından haberdar edilen arkadaşlar veya akrabalar; ağır ceza alacaklarını düşünerek meyhane masalarında daha az içki tüketirler...
 Denetim yapılmaması halinde ise “Boş ver bir şey olmaz” diyerek, içki miktarını daha da artırırlar...
 Özellikle son 4 yıl içinde direksiyon başında cep telefonu kullananların sayısında ciddi artışlar vardır...
 Sürücülerin yarıdan fazlasının cep telefonu kullandığını iddia etmek yanlış olmaz...
 Kırmızı ışık yandığı zaman durmak zorunda olduğunu düşünen sürücü neredeyse kalmadı...
 Birisi kırmızıda geçti mi; ikincisi, üçüncüsü, hatta altıncısı da geçmeye devam ediyor...
 Böylesi bir durumda yeşil ışıkta geçemeyenlere haksızlık yapılmıyor mu?..
 Kazalara davetiye çıkarılmıyor mu?..
 Bunları polisin bilmesi ve önlem alması gerekmiyor mu?.. 
 Gerekiyorsa, meclisi sorumluluk üstlenmeye çağırıyoruz… 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 1 yıl Önce

İşleyişini bitirmiş Tanınmayan Güven duyulmayan yüce Meclisimiz bugüne kadar batırılan KKTC’de neyi başarabilmiş ki KKTC’nin trafik sorununu da başarabilsin ? KKTC’nin dökülen karanlık yolarında kaybettiğimiz canların suçlusu kim acaba ? Dünyada Yaya geçitlerinde arabaların durmadığı KKTC’den başka yönetilen bir Ülke mi var ? A’dan - Z’ye tutanın elinde kalan ne Yönetmeyi ve ne de yönetilmeyi beceremeyen Ülkemizin bugünkü hali maalesef içler acısıdır ! KKTC’yi karanlıklara gömen çağ dışı kullanım tarihini yitirmiş tekleyen Teknecik’kin akıbeti de yönetemediğimiz KTHY gibi olacağı da kesindir ?
Kırk yılda yönetemediğimiz KKTC’de Üretimi de TURİZMi de Ekonomiyi de batırdık Milli nutuklarla KKTC’yi yönetmeye çalıştık Kendimizden başka BM , AB , ABD ve Rumlar ile herkesi suçladık Saray önünde Dünyaya meydan okuduk Dışlandık Yalnızlaştık Fakirleşip ve yoksullaştık , Ulaşımın olmadığı ve Dünyanın yasakladığı KKTC’ye doldurduğumuz Afrikalılarla biz bize kaldık ! Allah Sonumuzu Hayır Eylesin !!

Öz
Öz - 1 yıl Önce

Trafik suçları, kaçakçılık, çevre suçları. Hep benzer şikayetler. 1974 de suç oranı sıfıra yakınken, 1974 ile birlikte her geçen gün geometrik bir şekilde suç oranları artıyor. Yurttaş şikayet ediyor, öğrenciler şikayet ediyor, turistler şikayet ediyor, seçilenler, hatta idarenin başındakiler bile şikayet ediyorlar. Bir şey değişiyor mu? Hayır. Peki 1974 öncesi suç oranlarının düşük olmasının nedeni ne idi? Kesinlikle yönetim biçimi ve yetersiz tedbirler. 1974 öncesinde K/ Türkler ada içinde, dağınık bölgelerde yaşıyorlar ve her bölge kendi asayişinden sorumlu idi. Bu bölgelerde yaşayanlar birbirlerini çok yakından tanırlar, değil suçlar, saygısızca davranışlar bile toplumca ayıplanır, aileler de bunlardan çekinirler, aile efradını ve çocuklarını bu şekilde yetiştirirlerdi. 1974 sonrası göçler, ailelerin dağılması, dışardan ülkeye giren değişik milletlerden insanlar gelenekleri alt üst etmesi ve asıl önemlisi, merkezi idarenin toplumun yapısına uymaması, çok fazla merkeziyetçi olması bu suç oranlarını patlattı. O zaman yapılması gereken yine 1974 öncesi yönetim benzeri idare sistemine dönecek, merkezi değil, yereli esas alacak bir yönetim şeklini hayata geçirmek olmalıdır. Pandemide, karantina günlerinde, bu tarz uygulamalar yapılmıştı. Her bölge kendi kendini idare ederse suç oranlarının düşmesi yanında diğer bir çok sorunlar da çözülür.

banner608

banner473