banner564

Herkes kendi derdine düşmüş ve yolsuzluk iklimi hakim olmuş!

Yolsuzluk yapmayanı adeta ya dövecekler ya da tutuklayıp hapse atacakları gibi bir durum oluştu. Her taşın altından bir yolsuzluk çıkıyor. Yolsuzlukların nedenini bulmaya çalışırken bile yeni yolsuzluklar üretiyoruz!
Bunun başlıca nedeni hayatta kalma mücadelesinde yaşadığımız zorluklara karşılık toplumsal statümüzün de tehlikeye girmiş olmasıdır. Yasal yollardan çalışarak ve kazanç sağlayarak hayata tutunmak neredeyse imkansız hale geldiği gibi, belli tüketim seviyelerine ulaşamamak toplumdan dışlanma vesilesi olabilmektedir.
Emeğinizle çalışmayı düşündüğünüzü varsayalım… Bugünkü ücret sistemi ve seviyesi ile hayatta kalmanız, çocuk-çoluk sahibi olarak çocuklarınızı geleceğe hazırlamanız mümkün görünmüyor. Neredeyse hepimiz asgari ücretli durumuna geldik. İki asgari ücret ile mutfak masraflarını bile karşılayamazken eğitim ve sağlık için harcamalarını nasıl yapacaksınız? 
Bu durumda elinizde avucunuzda ne varsa bir işe yatırmak zorunda kalabilirsiniz ama o andan itibaren artık siz de bir “iş insanısınız”. Hem kendinize hem de yanınızda çalıştırdıklarınıza bakacaksınız. Ürettiğiniz mal veya hizmeti satışa sunarken rakipleriniz ile rekabet edeceksiniz. Bu arada karşınıza çeşitli bürokratik engeller, vergi sorunları gibi sorunlar çıkacaktır. Sizin aşamadığınız engelleri başkalarının kolaylıkla aşabildiğini gördükçe bunun yollarını sorgulayacak ve ana yoldan ayrılıp yan yollara sapacaksınız.
Nihayetinde bu tür işleri yapamadığınıza karar vererek kapağı kamu görevine atmaya karar verdiniz diyelim. Bunun için kendinize bir siyasi parti seçmeniz, orada güç kazanmanız ve sonuçta partinizin kontenjanından memur olacak kadar güçlenmeniz gerekiyor. Bunun için yapacaklarınız yolsuzluk sayılmasa bile bu yolla kamu görevine girmiş olmak bile ciddi bir usulsüzlüktür.
Hayat çok pahalı oldu; kamu görevinden aldığınız maaş da yetmeyecektir. Zaten bolca da vaktiniz var; bu durumda eski işi canlandırarak biraz gelir elde etmenin kime ne zararı olacak. O andan itibaren yasa dışına düştünüz, yaptığınız işi saklıyorsanız vergi kaçakçısı oldunuz demektir.
Bunlar işin maddi tarafı… Bir de manevi baskılar var… Çalışıp durduğunuz halde bir araba sahibi olamıyorsunuz ama yollardaki Porsche’lar giderek çoğalıyor. Porsche’u bir kenara bıraksak bile orta sınıf bir arabaya ihtiyacınız olacaktır. Aksi takdirde toplumda “yoksul, para kazanmayı beceremeyen ve işe yaramaz biri” olarak damgalanabilirsiniz. Bu arada çocuk sahibi olmuşsanız çocuklarınızın gözünde küçük düşeceğinizi düşünmeye başlamış bile olabilirsiniz.
Ne yapsanız boşuna… Bir baltaya sap olamıyorsunuz gitti!
Bütün bunlar olurken, kazancının kaynağını açıklamakta zorlanan insanlar kedilerine doğum günü yaparak sosyal medyada paylaşmakta, türkü barlarda bir defada onlarca şişe şampanya patlatmaktadır. Kimse bu kazancın kaynağını sorgulamamakta, herkes bu harcamaları yapabilenlerin etrafında fır dönmektedir.
Yolsuzluk iklimi, hakim olmuştur. Kim kimden utanacaktır? Hava atmak esastır; utanma kalmamıştır! Askerdeki çocuklar buna “becer de bal ye” derlerdi. Yeter ki yakalanma; utanç bittiği zaman her şey mubah hale gelmektedir…
Yolsuzlukları yaygın halden çıkarıp istisna haline getirmek için bu iklimi kökten değiştirmek; çalışmayı ödüllendirirken iyi çalışanlara daha iyi bir hayat vaat eden bir düzen yaratmak zorunluluğu vardır. Yoksa yakaladığımız yolsuzlar, yolsuzlukları ortadan kaldırmayacak; herkesi polis yapmak yolsuzlukları takip etmeye bile yetmeyecektir!

KKTC’de utanma kalmamış; yolsuzluğun bin bir türlü hakim oluşmuştur. Bu iklimi dağıtmanın sosyal ve kültürel yolları olmalıdır…
 

YORUM EKLE

banner471

banner474