Bu Pazar hep birlikte iki heyecanlı olaya tanıklık edeceğiz. İlki yakın coğrafyamızdaki erken genel seçimler, ikincisi ise coğrafyamızdaki genel seçimler.
Türkiye’de yapılacak olan erken genel seçim, 16 Nisan 2017’de yapılan referandumdan sonraki ilk seçimdir. %51,41 ile kabul edilen anayasa değişikliğinin ardından yapılacak olan ilk genel seçimler olması bakımdan Türkiye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Referandumda kabul edilen değişikliğe göre, Türkiye’deki bu erken genel seçimlerden sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yürürlüğe girecek. Dolayısıyla bu erken seçimde Türkiye, cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçmen oyları ile belirleyecek. 
Yeni anayasaya göre cumhurbaşkanı en fazla iki defa seçilebilecektir. Ayrıca meclisteki milletvekili sayısı da 550'den 600'e çıkarılmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda adayların hiçbiri yüzde 50'ye ulaşamazsa en çok oyu alan iki aday ikinci tura kalacaktır. İkinci turda da en yüksek oyu alan isim 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı koltuğuna geçecektir.
Coğrafyamızda yapılacak olan yerel seçimler ise hükümeti ve muhalefeti çok yakından ilgilendirmektedir. Yerel Seçim sonuçlarının hükümetin geleceğine yön vermesi açısından büyük önem arz etiğini düşünmekteyim. 
Dört yılda bir yapılan belediye seçimleri ilk kez 1976 yılında yapılmıştır. Bugün ise on ikinci kez yerel yönetimlerimiz için sandık başına gidiyoruz. 3 bin 355 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip KKTC, idari olarak 6 ilçeye ve 28 belediyeye bölünmüş durumdadır. 
Bugün 28 belediyemizin büyük bir çoğunluğu borç içindedir. Sayılarının azaltılacağı medyaya yansısa da henüz bu konuda bir çalışma olup olmadığı net değildir. Hatta yakın zamanda Yenierenköy Belediyesi’nde yaşananlar hepimizin malumu iken bu konuda bir iyileştirme yapılmamıştır. Yenierenköy Belediyesi’nin Dipkarpaz Belediyesi’ne bağlanacağı gündeme gelse de henüz bu konuda bir sonuca varılamamıştır.
Bir kurumun başarısı için yetki ve kaynak ne kadar önemli ise kurumun etkin ve verimli yönetimi de bir o kadar önemlidir. Ancak yönetim anlayışının gelişmesi için mevzuat düzenlemeleri tek başına yeterli değildir. Bunun için yaygın ve etkin eğitimlerin gerçekleştirilmesi, kurumlar arası deneyim paylaşımının artırılması gerekmektedir. Bu alanda özellikle belediye birliklerine büyük görevler düşmektedir.
Yerel yönetimler yaptıkları hizmetler açısından önemlidirler. Gelişmiş ülkelerde yerel seçimler demokratik rejim açısından da önem taşımaktadır. Bu yönetimlerin yaptıkları hizmetler, insan yaşamını etkileyen ve insanların en yakından izledikleri ve değerlendirebildikleri hizmetlerdir. Dolayısıyla belediyelerimizin bir eğitim, ar-ge ve deneyim paylaşım merkezi olarak görev yapması yerel yönetimlerimizin sürdürülebilir yapıya kavuşturulmalarının anahtardır. Sürdürülebilirlik kavramı göz ardı edildikçe belediyelerimizin sorunları çığ gibi yuvarlanarak büyümeye devam edecektir. Bizlerde havanda su dövmeye devam edeceğiz.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.