banner564

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

   Önce Anamur suyundan başlayalım…
   Ocak ayından beri Geçitköy Barajı’na su akışının durması nedeniyle Kıbrıs Türk halkı özellikle son aylarda ciddi sıkıntılar yaşadı…
   Bundan 5 yıl önce içilebilir kalitedeki su için ton başına 2 lira 30 kuruşu çok görenler vardı…
   Ne var ki; Geçitköy Barajı boşaldıktan sonra kuyu suyuna muhtaç olan insanlar ton başına 60 liraya varan rakamlarda para ödemek zorunda kaldı…
   Kullanılamaz durumdaki kuyu suları çok sayıda insanımıza cilt sorunları yaşattı…
   Bırakın insanları, kuyu suyu içen inekler, kuzular da telef olmaya başladı…
   İnsan bu durumları gördükçe suyun kıymetini daha iyi anlayabiliyor…
   O yüzden Anamur suyunun dün yeniden akmaya başlaması büyük bir olaydır…
   Büyük harcamalar yaparak bu büyük olayı gerçekleştiren Anavatan Türkiye’ye ne kadar teşekkür etsek azdır…
   Bundan sonraki süreçte benzeri sıkıntıların yaşanmaması için KKTC’nin kendi kaynaklarını kuvvetlendirmesi lazım…
   Kullanılamaz haldeki göletlerin bakım ve onarımı yapılırken; diğer yandan yeni baraj projeleri hayata geçirilmelidir…
   Bu konuda Türkiye Tarım ve Orman Bakanı Sayın Pakdemirli’nin dün tv2020’ye yaptığı açıklama çok önemlidir…
   Pakdemirli; Beşparmak’lara düşen suyun değerlendirilmesi için yeraltı barajları konusunda çalışmaların başlatıldığını söyledi…
   Mesarya bölgesinde kurulacak yeraltı barajları sayesinde tarım ve hayvancılığın gelişmesinde önemli adımların atılacağına inanıyor; söz konusu projelerin başarıyla sonuçlandırılmasını diliyoruz…

Maraş açılımı

   Tarihe not düşülecek olan ikinci konuya geçelim…
   Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, su konusundaki konuşmalarının ardından Başbakan Ersin Tatar’la birlikte Maraş konusundaki açıklamalarında ‘dikkat çekici’ uyarılar vardır…
   Kıbrıs sorununun 1963’ten beri çözümsüz kaldığını, Bürgenstock’da Rumların ve Yunanlıların tavırları yüzünden sonuç alınamadığını belirten Erdoğan “Çözümsüzlüğün bedeli hep Kıbrıslı Türklere ödetildi” diyerek; Maraş kentinin daha uzun süre kapalı tutulamayacağına dikkat çekti…
   Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; öncelikle sahil şeridinin, ardından kentin tamamının yerleşime açılacağını, bunun için de her türlü desteği vereceklerini söylemesi, Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan açısından önemli bir uyarıdır…
   Yani burada “hala çözümden kaçıyorsanız, Maraş’ı tamamen açarız, sizler de uzaktan bakarsınız” mesajı veriliyor…
   Öyleyse; bundan sonraki süreçte tüm dikkatler Rum tarafının üzerinde olacak…
   KKTC’deki seçimlerin ardından kurulacak olan masada Türk-Yunan sorunlarının yanı sıra Kıbrıs sorununun ‘sonuç alınacak şekilde’ ele alınacağı artık tüm açıklığıyla ortadadır…
   DİSİ Başkanı Neofitu’nun, garantör ülkelerden İngiltere’nin Lefkoşa, Atina ve Ankara’daki elçileriyle görüşmesi de ‘ön hazırlıkların’ habercisidir…

Ne yapmalıyız?

   Böylesi bir süreçte atılan her adımı Cumhurbaşkanlığı seçimine bağlayarak; içte birlik ve beraberliği bozacak şekilde adımlar atmak yerine; seçim sonrasına odaklanmakta fayda vardır…
   Sınır kapılarının 23 Nisan 2003’te açılması gibi bir anda karşımızda yeni bir çözüm modeli de çıkabilir; çözümsüzlük ve kalıcı bölünmüşlük de çıkabilir…
   Bizim görüşümüz; bu kez müzakerelerin olumlu bir şekilde neticelenmesi ve yarım asırlık sorunun tarihe gömülmesidir…
   Rumlardan beklentimiz ‘güvenlik endişelerimizi’ saygıyla karşılayıp; sağlam bir çözüme bu kez “evet” demeleridir…
   Savaşların acılarını yaşayan insanların ‘kalıcı barışla’ elde edeceği kazançlar çok olur…

YORUM EKLE

banner608

banner474