banner564

Hiristodulidis, AB ve biz

Seçimler, ekonomik yıkım ve kısır politik tartışmalar ile demokratik hukuk devletinin iğdiş edilmesi ile uğraşıyoruz. Kafamızı iç politika kumuna soktuk. Ama Sayın Hristodulidis evrensel çapta bir politik devinim içine girdi. Ancak o, BM Parametrelerine ve siyasal eşitlik noktasına soğuktur. Bu nedenle olaya, AB’yi taraf yapmak ve toplumlararası görüşme sürecinde, Kıbrıs Türk Toplumunun özne ve eşit taraf olmak iddiasını zayıflatmak amacındadır. Bunun için doğrudan Türkiye ile muhatap olmayı amaçlamaktadır. Dünyada oluşan yeni şartları, değerlendirmekte ve adımlarını buna uygun geliştirmektedir. Ona rahat hareket etme olanağını ise, bugün iş başında olan Sayın Tatar ve UBP ağırlıklı koalisyon hükümeti vermektedir. Çünkü bunlar, dar siyasi ve ekonomik çıkarları için BM Parametrelerini yok sayan bir siyasi hat izliyor. Böylece, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanları ve toplumu dünya siyaset alanında yalnızca izleyici noktaya itiyorlar. Bu politikalarını da içte;  enflasyon, döviz krizi ile bunalan halkın ezilmişliği ile saklama gayreti içindedirler. Yani içte ve dışta bir tıkanmışlık içindeyiz. 
Bu tıkanmışlık içinde Sayın Hristodulidis’in son dönemler içinde gerçekleştirdiği adımlara bakalım.  Ocak 2023 içinde AB Komisyon ve Konsey Başkanlarının,  NATO Genel Sekreteri ile birlikte açıkladıkları bir Ortak Tutum Belgesi var.  Esası, AB üyesi olan ama NATO üyesi olmayan ülkelerin ortak güvenlik için işbirliğini öngörüyor. Bu belge sonrası ABD savaş gemisi Güneyi ziyaret etti. Bunu kotardı. Buna Kuzeyden, CB Sayın Tatar ve UBP Hükümetinin kuru bir protestosu oldu. Ancak 2023 Ocak ayında, o ortak tutum belgesi öncesi ve sonrası, Türkiye’den ve KKTC’den tek bir diplomatik girişim veya tepki gelmedi. O hiç sevmediğim sözü ifade edeceğim. “Ben Hatice’ye değil, Neticeye bakarım”. Ama Netice, Hatice’den doğar. Bu Neticeyi doğuran ise,  2023 Ocak ayındaki Hatice idi. 9Şimdi NATO üyeliği için fırsat kollayan, ama Türkiye’nin engeli nedeni ile bu sonuca gidemeyen gasp edilmiş “ Kıbrıs Cumhuriyeti”, bu tutumla, NATO - AB Ortak Güvenlik Konseptinde kendine ciddi bir bypass yolu buldu. Bununla birlikte, Kıbrıs sorunun çözüm sürecine AB’ nin daha etkin katılımı konusunu, daha çok dillendirmeye başladı. Buna bağlı olarak AB’ nin etkin ülkesi Almanya’ya siyasi ziyaret gerçekleştirdi. Bu politikasını; İsrail, Kıbrıs, Yunanistan üzerinden Avrupa ile elektrikte bağlanma projesini ileri taşımakla bütünleştirdi. O projenin imza töreni öncesi de Kıbrıs’ta, İsrail - Kıbrıs Ortak Askeri tatbikatı yapıldı. Yani her adımını; askeri, ekonomik ve siyasi alanla da ilişkilendiriyor. 
Ama biz tam da bu dönemde,  AB ve BM ile ilişkileri bu iktidar sahipleri nedeni ile bozduk. Üstelik Güney basını, Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacağı söylenen gaz meselesinin yanına, yeni bir unsur daha ekledi. Bunu ise ekonomi olarak ifade ediyorlar. Çünkü, Türkiye ve bizim bu ciddi ekonomik krizden çıkmak için önemli dış finansman ihtiyacımız var. Bu bir gerçektir. Bunun için hukuk devleti ilkeleri yanı sıra, dış politikada da en azından bugünden farklı davranmak gereği de var. Dolayısı ile Güney basınında çokça ifade edilen bu noktaya kimse sırtını dönemez.
Ancak her şeye karşın, bu sürecin sağlıklı ilerlemesi için samimiyet gerekir. Eğer, Sayın Hristodulidis samimi ise, bazı adımları atması gerekir. AB’nin çözüm sürecinde etkisinin artmasını istiyorsa,  Türkiye ile AB müzakere sürecini tıkayan, Fasıl Bloklarının kalkmasını savunmalıdır. Bunun için bizzat kendilerinin bloke ettiği 23. ve 24. Fasıllar üzerine koydukları bloke kararlarını kaldırmalıdırlar. Bu Fasıllar ise Basın Özgürlüğü, Yargı, İnsan Hakları ile ilgilidir. Hem bunlar bloke edilecek, hemde Türkiye bu evrensel haklara uymadı diye bloke edenler tarafından eleştirilecek! Bu tutumun ne Türkiye’deki nede Kuzey Kıbrıs’taki demokratik değerlere, bunları savunan politik ve sivil toplum güçlerine yararı var. Ayrıca samimi ise, Kıbrıs Türk Toplumuna dönük gündeme gelen Direkt Ticaret Tüzüğü üzerindeki blokajın da kalkması için çaba ortaya koymalıdır. Ayrıca siyasi eşitlik üzerindeki kuşkuları da giderecek söylemlere önem vermelidir. Yani, Kıbrıs Türk ve Türkiye kamuoyunu öncelikle samimiyetine inandırmalıdır. Zira istediği kadar ABD ve AB desteği alsın, eğer Kıbrıs’ın iki toplumu ile Türkiye ve Yunanistan halklarının arasında gönül bağı kurulmazsa, bu sorunun çözüm dinamiği büyümez. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish power
Turkish power - 12 ay Önce

Ya bırakın boş geyikleri AB ve BM nin dünyadaki çifte standartlarına bakın annanplani BM planı degilmiydi kim reddetti crans montanadamasadan kim kaçtı yalanı dolanı bırakın kocaman adam oldunuz artıklarını yuva yapmış agzinizda

banner471

banner473