banner564

Hırsızın dansı ve dans yaparak gelenler

Hakikaten müthiş bir diyarda yaşıyoruz. Bir olay bitmeden arkasından başka bir olay patlak veriyor. Gündem içinde, gündemlerle uğraşıyoruz. Yani, “akşın” yaşamımızın bir parçası halinde. Ekonomik kriz, krizlerle devam ediyor. Pek çok insan, çocuklarını nasıl besleyeceği, giydirip ısıtacağı derdi ile güne başlıyor. Esnaf, insanlar dövizle ilintili olan ev, dükkân kiralarını düşünüyor. Borçlu yurttaşlar, dövizle olan borç taksitlerinin baskısını, bedeninin her zerresinde his ediyor. Ekonomik alanla ilgili bu derdi tartışmak gerekirken, toplumu derinden sarsan başka olaylar bunun üstüne ekleniyor. 
Şimdi de “sahte diploma” meselesi gündeme geldi. Politik yaşamda iri iri devlet, millet söylemleri içinde bu skandal patlıyor. Sosyal yaşamımız, ölümlü trafik kazaları ve hırsızlıklarla çalkalanıyor. Geçtiğimiz gün arabaya benzin koymak için benzinciye gittim. Benzin istasyonunda çalışkan bir insan olan hanımefendi yanıma geldi. Bana, “ Ferdi bey soyulduk, hırsız girdi, sen hiç hırsızlık yaparken dans eden hırsız gördün mü? ” dedi. Hayret ettim. Bana cep telefonuna aktardığı hırsızlık anına dair içerde bulunan güvenlik kamerasının video görüntüsünü gösterdi. Hırsız, istasyonun market bölümünde bulunan sigaraları karton karton elindeki poşete hızla dolduruyor. Arkasından işini, kısa sürede bitirince de güvenlik kamerasına bakarak, dans ede ede dışarı çıkıyor. Vay be dedim.” Bu müthiş hırsız. Yaptıktan sonra dans da ediyor. Ama ters iş. Halbuki memlekette sahte diploma işini ve diğer usulsüzlük, yolsuzluk ve  akla hayale sığmayan endek döndek işleri yapanlar, önce dans ediyor, o danslarla göze giriyor da ondan sonra yapacağını yapıyor” dedim. 
Bu nedenle artık, “ akşın üstüne akşın” yaşanan memlekette, bir başka “ akşına” ihtiyaç öne çıkmaktadır. Bu ise ekonomide esasa dönük tartışma ve bu alanda yapılması gerekenleri programa bağlamak. Buna da demokratik hukuk devleti ilkelerini, Kopenhag Kriterleri temelinde geliştirecek olan programları ele alacak olan bir düşünce ve siyasi alan “ akşını “ eklemek. Bunları  da Kıbrıs sorunu ve dış politikada yaratıcı bir çözüm ve barış projesi “akşını” ile bütünleştirmek. Bu “akşını” da  büyük bir senfoni orkestrası eşliğinde yapmak. 
O senfoni orkestrasını ise; iş ve emek dünyası ile sağ, sol siyasi akımlar ve sivil toplumun yurt, insan, demokrasi ve barış düşüncesine sarılan tüm unsurlarının katılımı ile  oluşturmak. Yaşamın her alanını alt üst eden bu kahredici bozulma, yozlaşma ortamını, o senfoni orkestrasının icra edeceği, her alanı kapsayan bir dönüşüm ve iyileşme programı eşliğinde, “ akşın” haline getirmek. . Bunun gerçekleşme temelini de rahmetli Çetin Altan’ın sözü ile tamamlayalım:
 “ Enseyi karartmayın”. Çünkü ense kararırsa, memleketimiz;  çaldıktan sonra dans eden hırsızlara ve her tür dansı yaparak bir yerlere gelen  terbiyesizlere   kalır. Buna asla fırsat verilemez.  

YORUM EKLE

banner471

banner474