Ülke nüfusunun neredeyse yarısından “Battık, bittik” mesajları geliyor…
Gerçekten ekonomik durum hiç de iyi değil…
Belirli bir kesim, Covid-19 sürecinde gelir kaybına uğramamış olabilir…
Ancak; özellikle turizm ve buna bağlı sektörlerde çalışanlar son bir yılı aşkın sürede ya işlerini kaybetti, ya da ciddi gelir kaybına uğradı…
İnsanlar bir süre için birikimlerini kullanarak durumu idare etmiş olabilir…
Ancak “hazıra dağ dayanmaz” diye bir söz vardır…
Parası biten insanların ciddi sıkıntılar içinde olduğunu görebiliyoruz…
Ekonomik durum kötüleştikçe, sosyal ve sağlık durumu da bozuluyor…
İşte böylesi bir süreçten geçerken bir gazetemizin, merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 1976’daki açıklamasını gündeme getirerek, Kuzey Kıbrıs için ‘Hong Kong’ modelinin düşünüldüğünü gözler önüne sermesi son derece önemlidir…
Bunun üzerinde durmalıyız…
O yıllarda Dubai, Tayvan ve Singapur, şimdiki gibi gözde değildi…
Denktaş’ın Hong Kong’tan söz etmesi bundandır…
Yoksa; şimdiki durumda Singapur’u örnek almak çok daha önemli…
Neyse konumuza geçelim…
Denktaş’ın sözünü ettiği Hong Kong modeline neden geçemedik?..
Elimizi, kolumuzu ve ayaklarımızı bağlayan kimlerdi?..
ABD’mi, Rumlar mı, İngiltere mi?..
Özal’ın önerisi
Elbette kimse elimizi, ayağımızı bağlamadı…
Ülkemizin ticaret ve turizmde çekici bir ülke haline gelmesini bizler engelledik…
Devletçi bir rejimle ve Türkiye’den çekilecek paralarla kamu ağırlıklı bir modele sarılıp bugünlere geldik…
Türkiye’de Turgut Özal öncesi Marlboro sigara satanlar hapsedilirdi…
İnsanlar ceplerinde bir cent taşıyamazdı…
Yabancı ülkelerden ithalat çok sınırlıydı…
O yüzden binlerce kişi Kıbrıs’a gelerek bizdeki mağazalardan payrex tabak tencere, buharlı ütü, şemsiye, battaniye satın alıyordu…
Ganimet sonrasında ‘bavul ticareti’ yüzlerce kişinin başını döndürecek kadar para akışına sebep olmuştu…
Özal, Türkiye’de ithalatı serbest bırakınca ‘bavul ticareti’ önemini yitirmişti…
Öyleyse ‘kalkınma için’ bir şeyler yapmalıydık…
Özal, Kıbrıs’ı ziyaretinde ülkemizi yönetenlere ‘Açık Pazar’ önerisi yapmıştı…
“Kıbrıs’ın tamamını açık Pazar yapalım, sıfır gümrükle çekim merkezi haline gelsin” demiş ve ortaya çıkacak gümrük vergisi kaybının tamamını 10 yıl süreyle ödemeyi taahhüt etmişti…
Ne var ki; dönemin koalisyon hükümeti bu öneriyi partilerin Merkez Yönetim Kurullarından geçirememişti…
Mesele bu kadar basit…
1974 te Kuzey Kıbrıs’ta Rumlar’ın bırakmış olduğu Mal Mülk Para ve muazzam bir Zenginlik ile KKTC yi Hong Kong yapamadık isek undan sonra KKTC nin bir Hong Kong veya Singapur olabileceğine kimse inanmıyor bırakın Hong Kong olmayı KKTC bugün maalesef bir Üçüncü Dünya ülkesini andırıyor , Batma noktasında olan ve Kaynak bekleyen Tüm Sektörler açlığa terk edilen bir Toplum ve Kasası Boş bir KKTC, icraat ve Yatırım olmayan her tarafı dökülen Ülkemizin bugünkü hali içler acısıdır KKTC gibi bir Ülkeye Bu haliyle Yatırımcı ve Turist beklemek hayalin ötesindedir,
“”Ne Ekersen Onu Biçersin “” diye bir Atasözümüz vardır.