Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis iki yıl önce Kıbrıslı Türklere yönelik önlemler paketi açıklamıştı…
Toplamda 14 maddeden oluşan bu paketin içeriğinde Kıbrıslı Türk ve Rum gençlerinin iş ortaklığı yapması, ilişkilerin geliştirilmesi ve Türk vatandaşıyla evlenen Kıbrıslının çocuklarına vatandaşlık verilmesi gibi önemli konular vardı…
Ne var ki; Avrupa Birliği’nin de desteklediği bu paket uygulanmadı…
Yani destek paketi bir balondu ve erken zamanda söndü…
Gerek kuzeyden, gerekse güneyden hiç kimse bunu sorgulamadı…
Bu tür hareketlerin güvensizliği artırdığı ve çözüme hizmet etmediği Bay Hristodulidis’e anlatılmadı…
Özellikle anne veya babası TC vatandaşı olan çocuklara Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği verilmemesi, AB kurallarının ihlal edilmesi anlamındadır…
Halbuki; iki toplum arasında güveni sağlamak için atılabilecek adımlar vardır…
Mesela sağlık konusu…
Kıbrıslı Türklerin güneydeki sağlık hizmetlerinden ‘şartlı olarak’ yararlandırılması önemlidir…
Bunun için bir miktar ‘fon katkısının’ talep edilmesi de normaldir…
Böylesi bir teklifi Kıbrıslı Türkleri memnun edeceği kesindir…
Kuzeydeki devlet hastanelerinde sorunlarına çözüm bulamayan insanların, güneydeki sağlık fonuna her ay belirli bir miktar katkı yapmaları talep edilirse, buna yüksek katılımın olacağını söyleyebiliriz…
Mesela; ayda 50 Euro yatıranlara muayene ve acil servis hizmetlerinin uygulaması gibi…
Böylesi bir teklifi güneyde ‘çözüm yanlısı’ bazı sağlık uzmanları yıllar önce eski Rum lideri Nikos Anastasiadis’e sunmuş ama olumlu bir yanıt alamamışlardı…
Güneydeki fonlara katkısı olmayan Kıbrıslı Türklere bedava sağlık hizmeti verilmesini elbette kimse talep edemez ve bunu bir hak olarak göremez…
Yıllarca bizlere sundukları bu olanağı ortadan kaldıran Anastasiadis’ti…
Fakat; kendi örgütlerinden ve halktan yükselen tepkiler nedeniyle bu uygulamaya son vermişti…
Şimdi doğru yolu bulmalı ve bir miktar ödeme yapılarak sağlık hizmetlerinden yararlanmak için oluşacak fona katkı konulmalıdır…
Sınır kapıları
Hristodulidis’in hazırladığı pakette kara sınır kapılarının çoğaltılması da vardı…
Bu son derece önemli bir konudur…
İki toplum arasında güveni ve ticari işbirliğini artırabilmek için daha çok kapıya ve daha çok geçişe ihtiyaç vardır…
Mart ayında Cenevre’de gerçekleşen görüşmede 4 yeni sınır kapısının açılması konusunda uzlaşıya varılmıştı…
Ama liderler bu konuda adım atmadı…
New York zirvesinde isimleri de verilerek yeni kapıların açıldığı ilan edilmelidir…
Halkın beklentisine karşılık vermek liderlerin görevi olmalıdır…
Yeni kapı açılamıyorsa, bütünlüklü bir çözüme varılması mümkün değildir…
Egemen Ayrı KKTCumhuriyetinde ‘ Birleşmeye yönelik Güven artırıcı onerileri neden isteyelim ki Gerçekçi olalım Ne Güneyle Geçiş Kapıları isteriz ‘ Ne Rumlar’la İşbirliği İsteriz ‘ Ne Yeşil Hat Ticareti ve ne de BM ve Güney Kıbrıs’la Masaya oturmak isteriz ! Cenevreye ve New York’a ise Çözümsüzlük için gittiğimizi de gerçekten bilmeyen mi kaldı ! KKTCumhuriyetinin alışageldiğimiz Gayri yasallığını korumak varken neden Kıbrıs’ta Çözüm isteyelim ki ! KKTCye Uluslararasi Hukukun girmesini Kimsemiz istemiyor ! ! Tanınması yasaklanan KKTCnin Görünürlüğü yetmiyor mu yani ‘. Gerçekçi olmalıyız Egemen Ayrılıkçı devletimizi şayet kaybeder isek alışageldiğimiz Haklarımızı Özgürlüklerimizi kaybedip Çevremizi ve Yollarımızı istediğimiz gibi kullanamayacağımız kesindir. ‘ Neden Dünyaya uyup Kırmızı ışıklarda durup zaman kaybedelim ki ! Çözümsüzlük ile sonsuza dek KKTCde haklı değilmiyiz yani ? Bizim olmayan Rum mallarını Çözüm sonrası Koçanlayip Satabilecekmiyiz acaba ! Anavatan Türkiye’nin Her yıl gönderdiği Milyarlardan neden mahrum olalım ki ! Tabii ki Liderimiz masaya oturmam diyecektir ‘ Güneyle geçiş kapıları istemeyecektir ‘ Güneyle Güven artırmak istemeyecektir ! Dünyadan dışlanmış Güvensizlik Ülkesi Gayri yasal KKTCnin devamlılığını sağlamak var oldukça !