Kıbrıs Rum Toplumu Lideri Sayın Nikos Hristodulidis, Kıbrıs Türk Toplumu Lideri Sayın Erhürman’la ilk buluşmanın yarattığı olumlu havayı dağıtmak için, iki adım attı. Biri görüşmelerin sonuç alıcı olması için, Sayın Tufan Erhürman’ın müzakerelerin metodolojisi ile ilgili görüşlerini ön şart diye tanımlaması-dır. Halbuki müzakerelerin metodolojisi ile ilgili görüş ifade etmek, müzakerelerin başlamasına dönük niyet beyanı demektir. Ama son 5 yıldır bu konuda rahattı. Zira, Kıbrıs Türk tarafından konu ile ilgili yapılan söylem, müzakerelerin başlamasına dönük ortak zemin olup olmadığının açığa çıkması gerek-tiği şeklinde idi. Ancak Sayın Erhürman, “Müzakerelerin sonuç odaklı olması için ortaya görüş koydu. Bunlara Sayın Hristodulidis ön şart dedi. Arkasından iki liderin görüşmesinin üzerinden iki gün geçtik-ten sonra bu kez, ikinci bombayı attı. 1960 Garantörlük ve İttifak Anlaşması ile ilgili açıklama yaptı. Sayın Tufan Erhürman onun bu kışkırtıcı tutumuna, hamasetten uzak, çok yerinde bir cevap verdi. Ancak “Ahbabı”, İsrail’in soykırımcı Başbakanı Netanyahu’nun aynı döneme denk gelen açıklaması var. Netanyahu, “Suriye’nin Güneyini işgal etmeleri ile Humus’ta bulunan askeri havaalanını bombalamala-rını da Türkiye’nin sınırlarına yakın konuşlanmasını engellemek için yaptıklarını” söyledi.
Yurdumuz Kıbrıs’ı, Orta Doğu’nun kaotik ortamı içinde, aşırı dinci ve faşizan güçlerinin yönettiği İsrail yönetimini, adamızda askeri üslerle konuşlandıran Sayın Hristodulidis; hangi hakla böyle konuşur? Sayın Hristodulidis, İsrail’in Başbakanının Suriye’deki işgalini, kendi sınırlarının yanına Türkiye’nin gel-memesi için yaptığını açıkladığı zamanda, İsrail ile yaptığın askeri antlaşmalarla ona Kıbrıs’ta askeri konum vermen, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinde güvenlik endişesine yol açmaz mı? Unutma, Ukrayna savaşının mahanası, onu NATO’ya almak ve Rusya’ya yakın füze yerleştirme niyet-leri oldu. Üstelik; AKEL Eski Genel Sekreteri Sayın Andros Kiprianu, Crans Montana’da BM Genel Sek-reteri Sayın Guterres’in; Sayın Anastasiadis’e, “Türkiye’nin görüşmelerde Siyasi Eşitliği ve Dönüşümlü Başkanlığı kabul etmeleri halinde, Garantiler konusu ile Tek Yanlı Müdahaleyi görüşebileceğini” söyle-diğini açıkladı. O dönemin Dışişleri Bakanı olarak; Garantiler konusunu Crans Montana’da görüşmek yerine, niye o masayı devirdiğinizi, açıklamanız gerekir. Ama bunu şimdi ön şart gibi ortaya atmakla, Sayın Tatar’ın “ipe un serme” metodunun “Yunancasına” sarılmak istiyor.


