
Kıbrıslı Rum lider Hristodulidis, Kıbrıs sorununu Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında bir sorun olmaktan ziyade, Kıbrıs Cumhuriyeti ile “topraklarının bir kısmını gereksiz yere işgal eden” Türkiye arasında bir sorun olarak konumlandırmak çabasından vazgeçmiyor. Akıp giden zaman içinde ortaya çıkan her fırsatı, Türkiye ile pazarlık yapma ve Kıbrıs sorununun çözümünü “işgalin sonlandırılması” yaklaşımı çerçevesinde değerlendirmek amacıyla kullanmaya çalışıyor.
Bu tutum, aynı zamanda, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortağı Kıbrıs Türk halkını ve iki kurucu halk arasında yaşanan sorunları görünmez hale getirme çabasıdır.
2026 yılı başında Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı devralmaya hazırlanan Hristodulidis, dönem başkanı olmanın sağlayacağı olanakları da aynı çerçevede kullanmaya hazırlanıyor.
- Avrupa Birliği’nin, Türk iş insanlarına vize kolaylığı sağlamak karşılığında Türkiye limanlarının Rum ticaret gemilerine açılmasını Türkiye’ye önermesini istiyor.
- AB Dönem Başkanı olarak Güney Kıbrıs’ta düzenleyecekleri kimi toplantılara Türkiye yetkililerini de davet ederek doğrudan ilişki kurmaya, kendini Kıbrıs Cumhurbaşkanı olarak takdim etmeye çalışıyor.
Bunlar gibi daha başka “zekilikler” de yaparsa şaşmayacağım… Çözüm akıllarının ucundan bile geçmiyor. Akılları, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Kıbrıslı Türklerin hakkını vermeden yaşatmaya ve bölgesel rolünü artırmaya çalışıyor.
Neyse ki Hristodulidis’in bu çabalarına iyi bir yanıt verdik ve karşısına Tufan Erhürman’ı çıkardık. Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye ile de “taktiksel fikir birlikleri” sağlayarak Hristodulidis’in “Kıbrıslı Türkleri yok sayma ve Kıbrıs sorununu Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında bir sorun olarak gösterme” stratejisini çökertmesini bekliyoruz.
Erhürman, Kıbrıslı Türklerin yok sayılamayacağını söylemekle yetinmiyor… Haklarımızı hayata geçirecek somut taleplerde bulunuyor. Karma evliliklerden doğan çocuklarımızın Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığından tutun da Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi geliştirmeye kadar pek çok çalışma, Kıbrıslı Türklerin görünürlüğünü artıracak, “kurucu ortak” olduğumuzu ve bundan doğan haklarımızı hatırlatacaktır. Bu hatırlatmalar, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile biz yokmuşuz gibi pazarlık yapmasının kapılarını da kapatmış olacaktır.
Türkiye, AB ile iyi ilişkiler geliştirmek isterse Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olmalıdır. Bunu anladık!
Avrupa Birliği’nin lider devletleri, Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmek istiyorlarsa Kıbrıslı Türklerin haklarını almalarına yardımcı olmaları gerekir. Onların bunu anlayıp anlamadıklarını ise yakında öğrenmiş olacağız!


