banner564

Hristodulidis’in gerdiği ip, sonunda kendi boynuna dolanacak!

Bakmayın siz çeşitli etkinlikler düzenlendiğine, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Annan Planı referandumunun 20’nci yılını sağlıklı bir şekilde değerlendirme konusunda isteksiz davrandılar. Kıbrıslı Türklerin niye “evet”; Kıbrıslı Rumların niye “hayır” dediklerine ilişkin mantıklı ve sorununun çözümünü etkileyecek bir açıklama duymadık. 24 Nisan referandumu sonrasında yaşananların iyi mi, kötü mü olduğu değerlendirmesine da tanık olamadık.
Bu değerlendirmelere ihtiyaç duyulmamış olsa bile sorun gelişmeye ve varlığını hissettirmeye devam ediyor. Avrupa Birliği’nin lider ülkeleri ile Türkiye’nin yakınlaşma ve dayanışma ihtiyacı ortaya çıkar çıkmaz Kıbrıs sorununun ne büyük bir engel olduğu yeniden ortaya çıktı. Buna karşın ne Türk tarafı ne de Rum tarafı bu engeli ortadan kaldırmak konusunda istekli görünmüyor. 
Türkiye, Kıbrıs sorununun AB ile olan ilişkilerini bloke etmesine toptan karşı çıkıyor; AB ile ilişkilerinin gelişmesi için Kıbrıs sorununa ilişkin tutumunu değiştirmeye yanaşmıyor.
Kendini Kıbrıs adına tek söz sahibi gören ve AB üyeliğini bu şekilde değerlendiren Kıbrıs Rum tarafı ise Türkiye’nin AB ilişkilerini bloke ederek Türkiye’yi taviz vermeye zorlamayı deniyor. Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis, kendini “büyük bir dış politika uzmanı” olarak görüyor olmalı ki bu blokajı cesaretle devam ettiriyor.
Hristodulidis, geçen hafta toplanan AB Konseyi’nden istediği sonucu elde etti. Sonuç bildirgesine Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin gelişmesinin Kıbrıs sorununda yaşanacak gelişmelere bağlı olduğunu koydurdu. Türkiye buna sert bir açıklama ile yanıt verdi. Şimdiyse, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 29-30 Nisan 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecek gayrı resmi AB Bakanları toplantısına katılmayacağı haber veriliyor. Kıbrıs Rum Hükümeti Sözcüsü Letimbiotis, Türkiye’nin etkinliğe katılmama konusunda bildirimde bulunduğuna dair bilgiye sahip olduklarını ifade etti ama aynı tutumu sürdüreceklerini de belirtti.
Bu durumda, Türkiye yetkililerinin AB ilişkileri ile Kıbrıs sorunu arasında bağ kurulabilecek platformlardan uzak durmaya devam edeceklerini öngörebiliriz. Almanya Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyaretinde çok olumlu mesajlar verilmesine karşın Fidan’ın Brüksel’e gitmeyecek olması bunun kanıtı gibi görünüyor. Türkiye-AB ilişkilerinin ikili bir şekilde özellikle Almanya üzerinden gelişmesini ve Kıbrıs Rum tarafının ambargosunun baypas edilmesi ölçüsünde bu gelişmenin AB düzlemine taşınmasını bekleyebiliriz. 
Tam da Annan Planı referandumunun 20’nci yıldönümü günlerinde yaşanan bu gelişmeler, aslında referandumda neden “hayır” denildiğini de yeniden anlatmış olmaktadır: Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıslı Türkleri dışlayarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktan memnundur! AB üyeliğini ve gerektiği hallerde İngiltere ve ABD ile bir devlet olarak kurabileceği ilişkileri kullanarak Kıbrıs sorununu kendi istedikleri şekilde çözebilecekleri günü beklemek konusunda kararlı gözükmektedirler.
Hristodulidis ipi gerdikçe geriyor ama DİSİ ve AKEL gibi önde gelen partilerin liderlikleri de bu konuda daha farklı bir strateji önermiyorlar. Fırsat buldukça, Hristodulidis’i “Türkiye’yi yeterince köşeye sıkıştırmayı becerememekle” suçlamak onlara yetiyor! 
BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi olarak çalışmakta olan Maria Holguin Cuellar, 29-30 Nisan tarihlerinde Brüksel’de AB yetkilileri ile temaslarda bulunacakmış… Kıbrıs Rum tarafının bu tutumu devam ettiği sürece AB üst bürokrasisinin Holguin Cuellar’a önerebileceği hiçbir şeyi olamayacak!
Belli ki Kıbrıs sorunu ya çözülmeden kalacak ya da bir gece ansızın, olabilenler olacak!


Söylemiyorlar ve durumdan şikayetçi oluyorlar ama Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs’taki durumdan memnun görünüyor…
 

YORUM EKLE

banner608

banner473