banner564

Hükümet ve potinin içindeki taş

 Hükümet kurma çalışmaları devam ediyor. Ancak bu çalışmalarda çok duyduğumuz güzel ifade var. “İcraat Hükümeti.” Doğru görünümüne karşın gerçekçi değildir. Neden?
   Bir kere ne isterse olsun, Yasal ve Anayasal sürecin zorunlu kıldığı bir tarih var. Buda Sayın Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi nedeni ile boşalan bir milletvekilliği için Haziran ayında tüm ada çapında bir milletvekilliği seçimi yapılması zorunluluğudur. Hal böyle olunca da şimdi kurulacak bir “icraat hükümetinin” potinin içine Haziran Seçimi taşı illa girecek. Bu hükümet yürür mü?
Ekonominin tarihimizin gördüğü en derin krizin içine girdiği ve yolun da daha da karanlık bir hale gireceği açıkken, “icraat hükümetinin” ortakları ve muhalefet partileri rahat olamaz. 
Bunun en somut örneği yaşadığımız 2020’dedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeni ile bir kere 
UBP- HP koalisyonu kuruluşunu sağlayan mutabakat olamadı. Neydi bu mutabakat? Cumhurbaşkanlığı seçimine tek aday üzerinden gitmek. Ama ülke dışı ve içi odakların bu mutabakatı en azında ülkenin gerçek dinamiklerine yedirilemedi. Sonuçta ilk çatlak oluştu. Arkasından pandemi patladı. Bunun üzerine Mecliste temsil edilen muhalefet, başta CTP olmak üzere bu salgın nedeni ile bir yandan muhalefetlerini yumuşattılar. Öte yandan da hükümete öneriler sunarak ortak kriz masası, mutabakat hükümeti kurmak önerileri yaptılar. Ama olmadı. Neden?
Çünkü yakınlaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri en zor zamandaki toplumsal ortak payda yakalama zeminini öldürdü. Yani seçimin bizzat kendisi, toplumsal ortak çare arayışının önüne geçti. Bu güdü o denli önemli idi ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu toplumun bugüne kadar biriktirdiği, eksikliğine, karşın halk iradesine dayalı tüm demokratik değerleri de kolayca harcandı. Öyle bir harcandı ki UBP- HP Hükümeti gibi Kıbrıs sorunu konusunda bence hatalı olan, ray değişikliği siyasetinin hoyrat görünüm içine girmeden savunucusu olacak olan o hükümetin düşmesini dahi getirdi.
Yani bir seçim ve bunun arkasından geleceği açık olan Genel Seçim ve Yerel Seçim olgusu bu zor şartlarda ele alınması gereken düzenlemeleri; Haziran ayında Ara Seçimle yüz yüze gelmesi kaçınılmaz olan o “ icraat hükümetine” yaptırtamaz. Çünkü ortaklığın paydaşları seçimde rakip, karşıtları halk tabanı olmadıklarını göstermek için bir sandalyenin ötesinde buna anlam yükletecektir.
Böylece Cumhurbaşkanlığı seçiminde oluşan ciddi toplumsal yaralar daha da kanayacak. Güya “icraat hükûmeti” de kendiliğinde sorunlar karşısında “topal ördek” haline girecektir. 
Bu nedenle bu gerçeklere bağlı olarak Eylül ayında bir Erken Seçimi öngören en geniş tabanlı hükümet en doğrusudur. Bu gerçekleşirse ne olur?
Önce Haziran ayında yapılması öngörülen seçim ertelenmiş olur. İkincisi en geniş tabanlı bu seçim hükümeti toplumda Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile oluşan derin yaralardan doğan kan kaybını durdurur. Bu geniş tabanlı, dıştan atanacak fazla sayıdaki bakan ile oluşacak hükümet, belli başlı önemli değişikliklerle herkesin şikâyet ettiği konuları düzeltebilir. Örneğin müsteşarlar dışındaki tüm Daire Müdürlerinin üçlü kararname kapsamı dışına çıkartılması. Kamudaki her düzeydeki istihdamın keyfilikten azade olması. Daha da sayabilirim.
Bütün bunları yapıp, Eylülde bir Erken Seçime gitmek ve o seçimde de siyasi partilerin yaşadığımız ekonomik krize dair çıkış reçetelerini, programlarını halka sunarak halkın iradesinden alacakları güç veya oran ile bunları ele almaları en doğrusudur.
Adına icraat hükümeti denecek hükümet kurma iddiası, çıkılan yolda ayağa giyilecek potinin içine Haziran Ara Seçim taşının konduğunu bilmek demektir. Yol yürüyemezsiniz.

YORUM EKLE

banner471

banner473