banner564

Hükümetin paketi, döviz borçluları ve KDV

Döviz krizini istediğiniz kadar inkar edin, budan kaçamazsınız.. Ülkede yaşadığımız ekonomik krizin kendisini, sürekli olarak Rusya- Ukrayna savaşına, dünya çapında emtia fiyatlarındaki yükselmeye, pandemiye ki bunların da etkisi var;  ama bu krizi, yalnızca bunlara bağlayamazsınız. Bunun esaslı etkenlerinden biri yapısal sorunlarımızdır. En etkili olan diğeri de, TL- Döviz kurunda yaşanan krizdir. Hükümet edenler, bu iki etkenin adını bile anmamayı marifet saydılar. En nihayet Başbakan Sayın Ünal Üstel, bir paket açıkladı. Bu paketi açıklarken, döviz krizi sözünü de söylemek zorunda kaldı. Kaçamadı. Bazı tüketim mallarında KDV’yi sıfırladı. Bu olumlu. Ama o açıklamada, bir ailenin en önemli giderleri arasında yer alan temel malları göremedim. Mesela temizlik malları, deterjan ve benzerlerini görmedim. Açıklamada, liman işçiliği, gemi fiyatları ve liman hizmetlerinde kur sabitlemesine gidileceğini açıkladı. Olumlu bir adım. Ama ithal tüm ürünlerden devletin, günlük döviz kuru üzerinden aldığı, FİF, Gümrük ve diğer ithal vergilerinde de kur sabitlemesine gidileceğine dair bir ifade de görmedim. Bu yoksa önlemlerin etkisi az olur. Üstelik, yalnız kur sabitlemesi değil, belli ithal mallar üzerindeki vergi oranlarında da indirim yapılması gerekir. Bu ateşi düşürecek faktördür.
Bu arada hükümet, dövizle alınan borçlar içinde Yapılandırma önlemi açıkladı. Kredilerin, %75 ‘ten fazlasının döviz cinsinden olduğu ülkemizde bu önemlidir. Ama bu açıklanan yapılandırma, Pandemi döneminde yapılanın tekrarıdır. Nedir bu? Borçların yeniden yapılandırılması ve ötelemedir. Bu önlem, borçluya belli bir dönemde taksit ödemesinde rahatlık sağlarken, onu daha da zor duruma sokar. Çünkü uzayan vade, faizin, anaparaya kapitalize olmasına yol açar ve borcu daha da artırır.
Bu bakımdan konu ile ilgili olarak hükümetin, tüm paydaşlarla birlikte, bu zor durumu aşmak için sosyal adalet temelinde meseleyi tekrardan ele alması gerekir. Bunun için iki temel önemlidir. 
Biri, madem hükümet, bu Yapılandırma önlemini aldı;  bunu tüm resim, pul ve harçlardan muaf kılmalıdır. Yani vade uzatma masrafsız olmalıdır. Şimdi vade uzatmak için bankaya gidecek borçlu,  uzayan vadenin kapitalize olacak faizini de yüklenecek ve bu işlem için gereken masrafta, gider olarak üstüne yıkılacak. Banka içinde bir masraf olduğu için buda borçluya yüklenecek.. Bunun için Yeniden Yapılandırılma masrafsız olmalıdır. Devlet, bu iş için resim, pul ve harçlardan feragat etmelidir. 
Ülkede döviz kredilerinin faiz oranları;  %8-11 arasındadır. Bu nedenle döviz krizi içinde bu oranlarda borçlunun ödeme kolaylığı için aşağıya çekilmelidir. Bunun için bu faiz oranının, %4- %5 arasındaki kısmı sübvanse edilmelidir. 
Peki kaynak ne olmalıdır? Bu döviz krizi içinde kur farkı ve döviz alım - satımı arasındaki farktan ötürü, Merkez Bankası ve Bankaların karlılığı artmıştır. Bu nedenle öncülük, Merkez Bankasında olmak üzere, bankalarda, karlarından biraz fedakarlık göstererek, bu faiz oranları aşağıya çekilmelidir. Böylece borçlu insanlar,  masrafsız yapılandırma,  faiz oranlarının aşağıya çekilmesi ile bu kriz şartlarında daha rahat hareket edebilecek. Taksit ödemeleri kısmen rahatlarken; gelirlerinin taksit ödemesi dışında kalan miktarından, ellerinde biraz daha fazla kalacaktır.  Böylece evlerine, çocuklarına ve işlerine harcayabilecekleri miktar artabilecektir. Bu ise, bu zor zamanda yalnız borçluları rahatlatmayacak. Ayni zamanda esnafa, piyasaya da katkı sağlayacaktır. 
Ha eğer siz, “bana ne bundan, konut konusunda Ruslar, İranlılar, İsrailliler zaten alıyor. Ayni zamanda kur farkından ötürü de Kıbrıslı Rumlar akın akın gelip alıyor” diyorsanız, o zaman siz, bu ülkenin iş insanı, bankası, tüccarı olamazsınız. Yani vatandaşını göz ardı eden, var olamaz. Merkez Bankası ve Bankalar döviz kredi faiz oranlarını, bu kriz içinde karlarından kısmı feragat ederek aşağıya çekmenin öncüsü olmalıdır. Bu, Bankacılık Sisteminin, kriz içinde sorun yaşamaması için de önemlidir. Çünkü batık kredilerin artan oranı;  sistemin, ülkenin, sosyal ve ekonomik geleceği için tehlikedir. Evet, Merkez Bankasının artan karlılığı, Devlet Bütçesi için bir kaynaktır. Ama yurttaşın mutluluğu en esaslı olandır. Yurttaşın, hiç suçu yokken, siyasi nedenlerle döviz krizi yüzünden mahvolmasını engellemekte, Merkez Bankasının, Hükümetin ve Bankaların görevidir. Çünkü onları var eden esas temel, bu yurttaşlardır. 

YORUM EKLE

banner608

banner474