Bizde ve Hollanda’da Hükümet krizi oldu. Bunlara bakalım. Hollanda’da geçici koalisyon hükümetinin Dışişleri Bakanı istifa etti. Onun istifasının arkasından 8 Bakan daha istifa etti. Bunun üzerine Hüküme-tin Başbakanı konuyu Meclis’te ele alacaklarını söyledi. Peki, istifanın nedeni ne? İstifa eden Dışişleri Bakanı, Gazze’de soykırım yapan İsrail yönetimine dönük alınan yaptırım kararlarını; İsrail Hükümeti-nin Gazze’yi tamamen işgal etmek ve bir milyon Filistinliyi oradan sürmek için aldığı yeni karara dönük, daha da artırmayı gündeme getirdi. Ama koalisyonun ortakları buna olumsuz baktı. Bu nedenle istifa ettiler. Yani uyuşmazlık, açıklıkla siyasi ve düşünsel fark.
Peki bizde; önce Çalışma Bakanı ile Müsteşarı arasında sorun olduğu söylemleri gelişti. Arkasından Bakanın, müsteşarın kimi yetkilerini kısıtladığı haberi çıktı. Ne oluyor, ne bitiyor demeden hop, bu kez Çalışma Bakanı Sayın Gardiyanoğlu’nun bakanlıktan alındığı ve yerine UBP Genel Sekreteri Sayın Hasi-poğlu’nun atandığı haberleri çıktı. Ertesi gün ise, sanki rutin bir işmiş gibi iki bakan arasında görev de-vir teslim töreni yapıldı. Eski ve yeni bakan bir birlerini överek, geçmişte birlikte çalıştıklarını ifade eden açıklamalar yaptılar. Hollanda’da istifaya yol açan konu, açıklanmış farklı politik tercih. Peki bizde bu değişime yol açan farklılık ne idi? Tek kelam yok. Şimdi akla bin bir soru gelmez mi? Görünüşe göre bu kavganın galibi müsteşar. Çünkü çelişkide olduğu bakan gitti. Peki, müsteşarın arkasında hangi güçler var ki bakan çatır çatır gitti? Ya da bakanın çok ağır kusurları mı vardı? Ya da bakan bazı odakları engel-lerdi de bu nedenle istenmeyen insan mı ilan edildi? Hele bunun seçim için de olması çok önemli. Aca-ba Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın bakanlığını engellediği Sayın Hasipoğlu’na dönük UBP Teşkilatını daha fazla aktif etmek için yaptığı bir özür atağı mı bu? Bunlar ve bunlara benzer onlarca soru akla gelir. Bu neden böyle? Çünkü bu siyasi ekibin, halka dönük zerre saygısı yoktur. Halka dönük saygıları olsa, bu ve benzeri konuları açıklık ve şeffaflıkla ele alırlar. Hollanda da hükümet krizi oldu. Üstelik bu-nu Meclis’te de ele alacaklar. Erken seçim de olacak. Ancak bu siyasi krizler, onların ekonomisine, ka-mu yönetimine bozulma veya kaos getirmez. Bin bir çeşit soru da yaratmaz. Çünkü açıklık ve şeffaflık hakimdir. Bizde ise gizlilik esas oluyor. Bu nedenle spekülasyonun bini, bir para. Fakat bu esastaki kriz-lere karşın UBP ağırlıklı bu koalisyon hükümeti, uyumsuzluklarla da yoluna devam ediyor. Bunun is-mine de istikrar diyorlar. Ama bu hal yaşamın kendisinde artan kaosu besliyor. Ne ekonomideki krizler bitiyor. Ne de sağlık, eğitim alanında huzur gelişiyor. Çünkü ekonomide ve toplum ile kamu yöneti-minde verimliliğin esas besi yeri; demokratik hukuk devleti değerleridir. Bu darbelendiği için, enflasyon başta olmak üzere, yaşamın her alanındaki bozulma derinleşiyor.