banner564

İçi boş mazeretler geçerli değildir

  Her yıl seçim yapmada ve hükümet değiştirmede bir numarayız…
  Dünyanın hiçbir ülkesi bizimle bu konuda yarışamaz…
  Kırk yılda tam 41 kez hükümet değişikliği yapmak kimin haddine?..
  Böylesi bir rekoru bizden başkaları kıramaz…
  Hatırlarsanız bir Rum gazetesi, kuzeydeki hükümet değişimlerini konu eden haberinde “41 kere maşallah” başlığını kullanmış, bizimle resmen alay etmişti…
  Ama habercilik açısından baktığımızda yazılanlara kızma hakkımız yoktur…
   Herhangi bir ülke tarafından tanınmayan küçücük bir bölgede sürekli hükümet kurup hükümet bozmak ve bir sandalye için dahi ülkeyi seçime götürmek kabul edilebilir bir durum değildir…
  Seçmen sayısının 208 bin olduğu küçücük bir ülkede sık sık seçim ve hükümet değişikliği yapılmasının savunulacak hiçbir yanı yoktur…
  Her yıl bir seçim…
  Seçim sonrasında bakanların, müdür ve müsteşarların değişmesi…
  Hükümetin rengine göre bakanlıklarda çalışanlara ‘ayar’ yapılması…
  Böylece kırgınlıkların, devlete olan güvensizliğin artması…
  Sevgi, hoşgörü, dayanışma yerine; kavga ve rekabet hırsıyla ‘hesaplaşmaların’ ön plana çıkması…
  Devlet kasasının boşalması…
  Ekonomik önlemlerin ertelenmesi…
  Yatırımların ihmal edilmesi…
  Ve daha bir sürü olumsuzluk…

Memleket çöplük oldu

  Ama diğer yandan ülkede yaşanan birçok olumsuzluğa karşı etkin önlemler alınamıyor…
  Özellikle de çevre konusunda…
  Köyler, kentler, dere yatakları, sahiller, tarihi binaların çevresi; hemen her yer çöplere teslim olmuş durumda…
  Duyarsız insanlar kirletiyor, belediyeler temizleyemiyor…
  Çevre Dairesi var ama; araç ve personel eksikliği gerekçesiyle iş yapamıyor…
  İşin özeti kurum ve kuruluşlarımız iş yapamaz, çözüm üretemez haldedir…
  Bu saatten sonra “Ne yapalım 40 yılın sorunlarını bir yılda çözemeyiz” gibi mazeretlerle aynı düzeni devam ettirme şansımız yoktur…
  Bazı kişileri ve kurumları üzme pahasına ciddi önlemler alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır…
  Kirletenlerin yanacağı bir ceza yöntemi uygulamaya konmalıdır…
  Bir vatandaş olarak kimin bakan olacağı, kimin üst kademeye atanacağı bizleri hiç ilgilendirmiyor…
  Gördüğünüz gibi Üstel hükümeti de bir yılını doldurmuş bulunuyor…
  “Aman nazar değmesin” diyerek, halkın hizmet beklediğini belirtmek istiyoruz…    

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 13 ay Önce

Toplumlar laik oldukları şekilde yönetilirler ?
Gerçekten Dünyadan kopmuş batırıp talan ettiğimiz dökülen KKTC’de Seçtiğimiz Yoneticilerimiz ile KKTC’yi getirdiğimiz noktada daha iyisine Laikmiyiz acaba ?

Öz
Öz - 13 ay Önce

Yeni Zelanda’nın genç başbakanı , Enerjim kalmadı, artık bu işin hakkını veremem diyerek istifa etti. Dönüp bir de kendimize bakıyoruz, istifa ne demek, bıraksalar, ölene kadar başbakan kalabiliriz. Bu uğurda her şey yapabiliriz. Düğünlere gideriz, önüne gelenin elini sıkarız, tanıdık tanımadık herkese, iş, arsa, makam sözü veririz, en iyi yalaka oluruz, en iyi arkadaş, dost yakın da olsa dahi, onlara iktidar yolunda, madik atarız. Bir pas aldım, golü attım diyebiliriz . Bir de, devamlı, Vatan, Millet, Sakarya… demekten bıkmayız, usanmayız. Siyasi partiler ve seçim yasaları da bunların yapılması için düzenlenmiş. Demirel’in deyişi ile İktidar demek Şahika demek. İktidarın albenisi var. Başa gelemeyen için başa gelme işi her şeyden önemli. Böyle başa, böyle traş. Düzeltebilir miyiz? Mevcut yapı ile asla mümkün değil. Ancak AB ile, merkezin gücünün olabildiğince zayıflatılıp, yerelin güçlendirilmesi ile, yurttaşın verdiği verginin nerelere harcandığını görmesi ile, hukukun üstün kılınması, açıklık şeffaflık, hesap verilebilirlikle mümkün. Yoksa bu gidişle bal tutan parmağını yalamaya devam eder.

banner471

banner473