banner564

İçimizi rahatlatan sözler

  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin acılı bir gününde Kıbrıs’a gelerek, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katıldı...
  Şanlıurfa’nın, Suruç İlçesi’nde 30 kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda insanın da yaralanmasına yol açan hain saldırıyı buradaki törenler sırasında kınadı...
  Kıbrıs’ta müzakerelerin en kritik noktasına gelindiği bu dönemde Sayın Erdoğan’ın ve KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın verdiği mesajları halk dikkatle izledi...
  Peşinen belirtelim ki; verilen mesajlar sayesinde ‘birçok endişe’ giderilmiş oldu...
  Sayın Erdoğan ‘bir daha 1974 öncesindeki günlere dönülmeyeceğini’ vurguladı...
  ‘Garantör bir ülke olarak’ Türkiye’nin bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Kuzey Kıbrıs’a her türlü yardımı yapacağının sözünü verdi...
  Bu söz garantörlüğün devam edeceği anlamına geliyor...
  Garantörlük, Kıbrıslı Türkler açısından en önemli konudur...
  Dolayısıyla, olası bir çözümde garantörlüğün ortadan kalkacağı yönündeki endişeler büyük ölçüde giderilmiş oldu...
  Erdoğan’ın vermiş olduğu bir başka önemli mesaj daha vardı...
  Suyun gelişi ve KKTC’nin daha modern bir ülke durumuna gelmesi...
  Bu konuda alt ve üst yapıda ne gerekiyorsa yapacaklarını söyleyerek, halen yaşanmakta olan sıkıntılar karşısında tedirginlik yaşayan Kıbrıslıları rahatlatmış oldu...


Akıncı’nın mesajı
  KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın önemli sözlerinin de altını çizmek gerekiyor...
  Önce 20 Temmuz 1974’le ilgili sözlerine bakalım:
  “Bu askeri darbe (Cunta’nın darbesi) ancak askeri bir harekâtla önlenebilirdi... 20 Temmuz’da yapılan buydu...
  Şimdi kendi bölgemizde güvenlik içinde yaşadığımız bir gerçektir...
  Ve bunu 20 Temmuz sağladı...”
  Akıncı’nın bu tespitleri doğrudur...
  Türkiye’nin, Kıbrıs’a yönelik askeri müdahalesinin ana nedeni 15 Temmuz 1974’teki faşist Yunan Cuntası’nın darbesidir...
  Türkiye, 20 Temmuz’da adaya müdahale etmeseydi, ENOSIS gerçekleşecek ve bu adada Türk kalmayacaktı...
  Cunta’nın adada kanlı darbe düzenlemesine seyirci kalanların, 20 Temmuz’u kınamaları veya bu harekâtta ‘işgal’ gözüyle bakmaları tamamen art niyetlidir ve gerçek dışıdır...


Kendi evimize bakalım
  Şimdi, bir taraftan Rumlarla müzakereleri sürdürürken, diğer yandan evimizin temizliğine başlamalıyız...
  Kaybedecek zaman kalmadı...
  Hayvanlarımız hastalıklı...
  Hastanelerimiz yetersiz...
  Yollarımız kullanılamaz halde...
  Dereler, sahiller, ormanlık alanlar, hatta yaşam merkezleri pislikten geçilmiyor...
  Çarşı pahalı, gıdalar zehirli...
  Sanayici, çiftçi, narenciye ve patates üreticisi esnaf, turizmci, hemen herkes dertli...
  Basit sorunların dahi sürüncemede bırakılması nedeniyle insanlar hem ülkelerinden umudu kesiyor, hem de işlerine dört elle sarılamıyor...
  Öyleyse yeni bir ruh ve heyecanla sorunların üzerine gitmeli ve Türkiye’nin güçlü desteği ile daha güçlü bir devlet yaratılmalıdır...
  KKTC’nin güçlenmesi, sağlam ve kalıcı bir çözüm için de gereklidir...
YORUM EKLE

banner608

banner474