Kıbrıs’ın kuzeyinde hemen her gün tartışılan konuların başında elektrik kesintileri veya Teknecik Santrali’ne ihalesiz, pahalı akaryakıt alımı geliyor…
Başka ne tür konular tartışılıyor?..
Sürekli bakan değişimi…
Yolların bozukluğu…
Marketlerde hemen her gün fiyatların yükselmesi…
Uyuşturucu, soygunlar, şiddet olayları…
Peki bu tür olaylar Kıbrıs’ın güneyinde olmuyor mu?..
Mesela adli olaylar bizden daha fazladır…
Ancak onlar bizdeki gibi her Allah’ın günü elektrik kesintilerini veya Teknecik Santrali’ne akaryakıt alımını tartışmıyorlar…
Çünkü gündemlerinde böylesi bir konu yoktur…
Onlarda işler bir plan ve program dahilinde yürütülüyor…
Onların yolları kuzeydekinden çok daha güvenlidir…
Sağlık sistemleri de öyle…
Onlarda en fazla tartışılan konu ise Kıbrıs sorunudur…
Kıbrıs sorununun çözümü halinde 200 bin Rum göçmenin malına, mülküne dönebileceğini düşünüyor, bu amaçla mücadele veriyorlar…
Onlar Kıbrıs sorununu her zaman gündemin ilk sıralarında tutuyor, geleceğe yönelik stratejiler üzerinde çalışıyor...
Seçimlerin ana konusu
Güneyde gelecek yıl Başkanlık seçimleri yapılacak…
Adaylar şimdiden Kıbrıs sorununu tartışmaya başladı…
Karşılıklı suçlamalar da gündemin ilk sırasına yerleşti…
Özellikle; Rum müzakere heyetinde yer alan AKEL Polit Büro üyesi Tumazos Çelebis’in açıklamaları, güneyde deprem etkisi yarattı…
Çelebis, İsviçre’deki müzakerelerde Türk tarafının ciddi tavizler verdiğini belirterek; buna karşın Rum lideri Anastasiadis’in çözüm yerine masayı terk ettiğini vurguluyor…
Anastasiadis’in itirazlarına anında susturucu yanıtlar veriyor…
Çelebis’in açıklamaları AKEL’in adayı Andreas Mavroyannis’i güçlendirmeye yönelik bir girişim olarak nitelendirilse de; bazı itiraflarının ‘ilgili tüm çevrelerce’ iyi değerlendirilmesi gerekiyor…
Neticede, Türk tarafının çözüm konusunda ileri adım atmasına karşın, Rum tarafının sonuç aşamasında masayı dağıtmasından söz ediliyor…
Bizimkiler ne yapıyor?
Tumazos Çelebis’in ‘deprem etkisi’ yaratan bu açıklamalarını, Türk tarafını uzlaşmazlıkla suçlayanların önüne koymalıyız…
Adada kalıcı bir çözüm isteyen herkes bunu yapmalıdır…
Çözüme sadece bir adım kaldığı anda masayı terk eden tarafın, diğer yandan ‘yasal devlet’ olarak tanınması ve dış yardımlardan yararlandırılması insan haklarının ihlalidir…
Özellikle Avrupa Birliği’nin, bu konuya özel önem göstermesini istiyoruz…
Kuşkusuz; ilgisiz ve ciddiyetsiz tavırlarımızla bunu başaramayız…
Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın çözüm konusunda kararlılığımızın devam ettiğini, ancak sonuç alıncaya kadar yardımlardan adil bir şekilde yararlanmamız gerektiğini anlatmalı, ilgili tarafları zorlamalıyız…
Kıbrıs’ta çözüm için geldigimiz nokta maalesef hiç de iyi değildir, Sayın Toplum Lideri Cumhurbaşkanımız artık Federal çözüm için masaya Oturmam Diyor ! Federal çözüme yönelik Güven artırıcı olarak zaten Rumlar’ın olan Maraş’a karşılık Limanlarımızı ve Ercan’ı Dünyaya açmamıza Hayır diyor ! yine Federasyona yönelik yeni geçiş kapıları açılmamasına veya geçiş kapılarındaki izdihama Göz Yumuyor ! Gerçekçi olalım Rum Malları Üzerimde kurduğumuz KKTCde Rum Mallarını Koçanlayip yağmalayıp sattık birçoklarımız Mal zengini oldu ! Dünyanın gözü önünde Kıbrıslı Türklerin Hırsız durumundan kurtulabilmesi için Tükiye’nin yardımı ile de kurulan MTKnunu yüzümüze gözümüze bulaştırdık ! Vatan millet Sakarya nutukları ile altımızdaki toprakların bizim olmayacağını bilmeliyiz aksi halde er geç bir gün maalesef bedelini çok ağır ödeyeceğiz !
Çözüme gelince ise batırdığımiz KKTCden başka kimsenin acelesi yok ! Ne Rumlar Ne AB ve ne de BM federal çözümde acele etmiyor ! Çözümsüz AB toprağı Kıbrıs’taki zamanın aleyhimize işlediğini biz değilse bile Tüm Dünya biliyor , FOR Ever TRNC de bugün düşünmemiz gereken ise budur !!