banner564

İki önemli başlık

   Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bugün gerçekleştireceği Ankara ziyareti; Türkiye’nin, KKTC’ye verdiği desteği göstermek açısından önemlidir…;
   Ancak bu ziyaret sırasında Kıbrıs sorununun yanı sıra KKTC’nin ekonomik durumunun da ele alınması hayati bir önem taşıyor…
   Önce Kıbrıs sorunundan başlayalım:
   Rum Dışişleri eski bakanlarından Nikos Rolandis’in dün bir kez daha izah ettiği gibi; 1978’den bu yana çözümü engelleyen Kıbrıs Rum liderliğidir…
   Özellikle Annan Planı ve Crans Montana’da sürecin son noktaya kadar getirilmesi, adanın yeniden birleşmesi açısından tarihi bir fırsattı…
   Ne var ki; Yunanistan’dan uzanan bir el ve kilise, Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerle ‘paylaşım içine girmesini’ engelliyor…
   Çözüme varmak yerine sürekli Türk tarafını eleştirerek ve Türkiye aleyhindeki ülkelerin desteğini alarak bir sonuca varılması hedefleniyor…
   Nitekim Rum halkının yüzde 10’u bu sonucun ‘savaşla’ elde edileceğini söyleyebilecek kadar kendinden geçmiş durumdadır…
   Öyleyse; Kıbrıslı Rumları ‘çözüme ikna edinceye kadar’ kendi evimizi düzeltmekten ve aleyhimizdeki propagandayı etkisizleştirmekten başka bir çare yoktur…

 Nasıl olacak?..

   Türkiye aleyhindeki Rum-Yunan propagandası ağırlıklı olarak mülkiyet üzerinde yürütülüyor…
   Türkiye ‘işgalci ve istilacı’ olarak nitelendiriliyor…
   Kuzeye turist göndermek isteyen yabancı tur operatörlerine “tüm oteller çalıntıdır” diyerek etkili bir kampanya yürütülüyor ve bu durum KKTC’ye çok büyük zararlar veriyor…
   Buna karşın KKTC ve Ankara yönetimleri, güneydeki Türk mülklerini, özellikle de Larnaka ve Baf Havaalanlarının Türk arazileri üzerinde olduğunu anlatamıyor…
   Bundan da önemlisi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bizlere sunmuş olduğu bir fırsat değerlendirilmiyor…
   Bu fırsatı kaçırmamız halinde, ileride ‘İki bölgeli, iki toplumlu’ bir çözüm olsa bile; kuzeydeki Türk mülklerinin azlığı yüzünden iki bölgeliliğin sadece kağıt üzerinde kalacağını bir yere not etmeliyiz…
   Toprak sizin değilse, oradaki sözünüz geçersiz, güvenliğiniz de tehlikeli olur…
   Öyleyse Taşınmaz Mal Komisyonu’nun yeniden çalıştırılması konusu Ankara’da mutlaka ele alınmalı ve artık bir sonuca varılmalıdır…

‘Alın, yapın’ dönemi bitti

   Bir diğer önemli konu ise; KKTC’nin tarihi ve kültürel yerlerinin restorasyonu, ulaşım ve çevre konularında yaşanan tahribatın doğrudan Türkiye tarafından giderilmesidir…
   Geçmişte olduğu gibi “alın parayı siz yapın” demek yerine “geliyoruz, yapıyoruz” denmelidir…
   Çünkü buraya gönderilen paraların, yatırımlar yerine daha çok istihdam ve maaşlara kaydırıldığını üzülerek izliyoruz… 
   Başta Girne Antik Limanı, bugünkü kötü durumdan kurtarılmalıdır…
   Girne ve Gazimağusa Limanları da AB standartlarında geliştirilmeli; hiç olmazsa Türkiye ile bu iki kent arasında yılın 12 ayı kesintisiz devam edecek gemi seferleri başlatılmalıdır…
   Böylesi bir hareket, turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi kadar, ikili ilişkileri kuvvetlendirmek açısından son derece önemlidir…
   Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son zamanlarda KKTC’ye verdiği önemin daha da artması bir fırsattır…
   Bunu iyi değerlendirmeliyiz…

YORUM EKLE
YORUMLAR
mehmet ilker
mehmet ilker - 4 yıl Önce

Dis ulkelerele iliskiler zora girdikce Turkiye Kibris kozunu kullanmayi artirdi.Dunyada dusman degil dost bulalim..Anadan babadan ne bulduksa carcur ettik bari kinle yovrulmayalim.

xyz
xyz - 4 yıl Önce

uc babam uc hayaller hayatlar bos ruyalar

banner608

banner474