banner564

İki seçenek

   Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, Kıbrıslı Türklere yönelik çağrısında ‘iki seçenekten’ birinin tercih edilmesini istedi…

   Seçeneklerden bir tanesi Kıbrıs sorununun çözümü ve bununla birlikte AB vatandaşlığı…
   İkincisi ise Türkiye ile yola devam…
   Öyle anlaşılıyor ki; Türkiye’de 24 Haziran’da gerçekleşecek seçimden sonra Kıbrıs sorunu çok hızlı bir şekilde yeniden gündeme gelecek…
   Müzakereler çok büyük bir olasılıkla başlayacak…
   Akıncı’nın durup dururken Guterres Çerçevesi’nden söz etmesi ve Rum lideri Anastasiadis’e “bunu kabul edersen masaya gel” demesi, önemli bir mesajdır…
   Anlayana sivrisinek saz…
   Anlamayana davul zurna pek az…
   Rum müzakereci Mavroyannis, “Anastasiadis bu çerçeveyi zaten ilk baştan kabul etmişti” diyerek, Akıncı’yı yanıtlamış oldu…
   Akıncı daha sonra ‘iki farklı yorumdan’ söz etti…
   “Guterres Çerçevesi’ni Türk tarafı ile Rum tarafı farklı şekilde yorumluyor” diyenler var…
   Doğru mu?
   Bundan emin değiliz…
   Ne var ki bunun nasıl yorumlanacağı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’e bırakılmış durumdadır…
   Seçimlerden sonra, çerçevenin nasıl yorumlanacağını göreceğiz…
   Ve Hristodulidis’in dediği gibi iki seçenekten birine zorlanacağız…

Tsunami manşetleri

   Rum tarafı nasıl bir çözüm istediğini, ulusal çıkarların nasıl korunacağını ve Türkiye’nin adadan çekilmesi için nelerin yapılması gerektiğini çok iyi biliyor…
   Ulusal Konsey’de alınan kararlar çerçevesinde tüm siyasi partiler kendi rolünü oynuyor…
   Bir taraf federasyonu destekliyorsa, diğer taraf tam tersi görüşler savunarak Anastasiadis’in müzakere masasındaki pazarlık gücünü yükseltiyor…
   Kıbrıslı Türklerle ilişkileri geliştirmek için oluşturulan ekipler güzel iş yapıyor…
   KKTC’de ise diğer tüm konularda olduğu gibi müthiş bir karmaşa var…
   Her kafadan bir ses çıkıyor, kimse ne yapacağını bilmiyor…
   Güneyde olduğu gibi kuzeyde bir Ulusal Konsey oluşturulmuyor…
   İktidarda sağ görüşlü bir parti ile lider olduğu zaman, sol kesimdekiler dışlanıyor…
   İktidar solun eline geçtiği zaman, sağ çizgidekilere sadece belirli konularda ilgi veriliyor…
   Guterres Çerçevesi’ne bağlı çözüm çağrısı yapılırken, Dışişleri Bakanı’nın dahi haberi olmuyor…
   Tüm bunlara ilaveten bir de döviz krizi yaşanıyor…
   Borçlarını ödemekte zorlanan vatandaşlar mahkeme koridorlarına taşınıyor…
   İnsanlar bir ay sonrasında durumunun ne olacağını bilemiyor…
   Rum basını kuzeydeki durumu ‘Tsunami’ olarak yorumluyor ve bu şekilde kamuoyu oluşturuyor…
   Doğal olarak Hristodulidis’in “İki seçenek’ çağrısı da kulaklarda yer yapıyor…

Böyle de gitmez

   Rumların ana hedefinin ne olduğunu biliyoruz…
   Federal bir çözüm sağlansa dahi bunun çok kısa sürede dağılacağını da biliyoruz…
   Türklerle eşit düzeyde paylaşıma destek veren insan sayısı yüzde 10 bile değildir…
   Bırakın yönetimde paylaşım yapmayı, özel şirketlerde dahi buna yanaşmıyorlar…
   Diğer yandan kuzeyde hemen herkesin gelecek kaygısı vardır…
   İnsanların geleceği iki dudak arasından çıkacak söze bağlıdır…
   Ekonomik açıdan güvence yoktur…
   Özelde çalışan bir insan ‘günü geldiğinde’ İhtiyat Sandığı’ndaki yatırımlarını alabileceğinden emin değildir…
   Her kesimde güvensizlik vardır…
   Güvenin olmadığı yerde ne başarı olur, ne de huzurlu bir yaşam…
   Hayırlı haftalar… 

YORUM EKLE

banner608

banner474