Çocukluğumuz büyük sıkıntılarla geçti…
Merhum babamız Hüseyin Akar ayda 30 Kıbrıs Lirası maaşla, 6 çocuğuna bakmak zorundaydı…
Annem Şerif Akar, toplamda 8 kişilik aileyi ‘sınırlı imkanlarla’ aç bırakmamayı, temiz tutmayı, ütülü elbise giydirmesini mükemmel bir şekilde başardı…
Bazı kişiler “bırakalım eski masalları” diyebilirler…
Ancak; geçmişi bilmeden ve geçmişten dersler çıkarmadan başarılı olmak mümkün değildir…
Bu konuda çok iddialıyım…
Kirli işlere bulaşmadan başarabilmek ve kazanabilmek için hesabınızı kitabınızı bilmek zorundasınız…
Daha iyisini isterken, sıkıntılı günleri akıldan çıkarmayacaksınız…
Doğruluktan, dürüstlükten taviz vermeden; ülke için, insanlık için çalışmayı görev bileceksiniz…
Zaman zaman sizi üzecek olanlar çıkacak…
Ama kendinizi erken toparlayıp, yolunuza devam edeceksiniz…
Paranın havuza düşmesi
O zor günlerde zaman zaman bir simit helvasıyla moral yükseltmeyi becerebiliyorduk…
Hiç unutamadığım bir anımı ilk defa burada paylaşmak istiyorum…
İlkokul çağındaydım…
Soğuk bir kış günüydü…
“Anne bize bir simit helvası yapsaydın ne iyi olurdu” dediğimde, beni babama yönlendirmişti…
Ev ile babamın işi 10 dakikalık yürüme mesafesindeydi…
Yürüyüp gittim ve bir paket simit, 2 okka şeker için gerekli olan 2 şilini babamdan kopardım…
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz abim Mustafa da yanımdaydı…
Bakkala uğramazdan önce yol üstünde, bugünkü Kardeş Ocağı’nın yanında durakladık..
Burada küçük bir havuzda balıklar vardı…
“Abi gel bir balıklara bakalım” diyerek onu da ikna ettim…
Elimi havuza uzattığım anda madeni parayı düşürmez miyim?..
Ne kadar uğraştıysak, oradaki büyüklerden yardım aldıysak da parayı bulup çıkaramadık…
Ağlamaktan gözlerim şişmişti…
Babam eve geldiğinde helvayı sordu…
Korka korka gerçeği anlattık…
İki şilin daha verdi…
Bakkal kapatmak üzereyken simidi ve şekeri alıp eve döndüğümüzde tüm kardeşlerin o mutlu anı görülmeye değerdi…
Her türlü koşulda yaşayabilmektir önemli olan
Peki bunu niye yazıyorum?..
Geçmişi unutmadan yaşamanın önemini vurgulamak için yazıyorum…
Gün gelir en pahalı yemekleri, en pahalı tatlıları veya meyveleri yersiniz…
Ama mecbur kaldığınızda kuru ekmeği suya batırıp, 3-5 zeytinle de karnınızı doyurabilecek bir yaşam gücünü kaybetmeyeceksiniz…
“Mecbur kalırsam bunu da yaparım” diyebilecek ve bunu asla kendinize problem yapmayacaksınız…
Kazandığınız süre içinde zenginliğinizi yakınlarınızla, dostlarınızla, arkadaşlarınızla, ihtiyaçlı insanlarla paylaşmaktan kaçınmayacaksınız…
İşte o yüzden varlıklı insanlara seslenmek istiyorum…
Aşılamaya, hastanelerdeki ilaç ve personel eksiklerinin giderilmesine, okulların güçlendirilmesine katkı yapmanızı bekliyoruz…
Hayat paylaştıkça güzeldir…
KKTC de hep şimdiki maddi durumumuz eskisinden daha iyidir diyoruz , Sanki eskiden bugüne Dünyada daha iyi olan tek Ülkeyiz gibi övünüyoruz, Dünyanın en fakir ülkelerinden Hindistan bile milli gelirini bugün iki katına çıkartabilmiştir, hiçbir ülke eskisi gibi değildir,
aksine KKTC Milli geliri bugün 7bin Dolarlarla yari yarıya düşmüştür, Güney komşumuzda ise 25bin Doların üzerinde milli geliri vardır , otuz yıl önce 20bin Dolar Milli geliri olan ingilterede bugün 42bin Dolar Milli gelir vardır, böylelikle hep eskisinden daha iyiyiz ile avunmaktan vaz geçip her geçen gün fakirleşen KKTC yi ileriye nasıl taşıyabileceğimizi konuşmalıyız !!