banner564

“İlk Aşk”

 Yazar: İvan Turgenyev (1818-1883) Rus şair, yazar, oyun yazarı ve çevirmen.

“Turgenyev’in Çarlık Rusya’sında geçen “İlk Aşk” romanında etkileyici aşk öyküsünü dile getirirken, toplum yapısını ve toplumdaki değişimleri, aile içi ilişkileri, tutkuyu, karşılıksız aşkları ve hayal kırıklıklarını da okuyucuya sunar. Turgenyev görünüşte bir “aşk üçgeni” çıkartır karşımıza. Ama aslında bir “aşk çokgeni” bu; çökmeye yüz tutmuş taşradaki aristokrat bir ailenin genç kızı çevresinde “defile yapan” lüzumsuz entelektüeller, ömrünü doldurmuş, varlık nedenini yitirmiş, cesaretsiz, irade yoksunu bir sosyal katmanın “temsilini” sunuyorlar. Kendinden epey büyük, çok canlı, hareketli ve çekici bu kıza âşık olan kitabın küçük kahramanı, delicesine âşık olduğu kızla babasının ilişkisini öğrendikten sonra olaylar genç kız, baba ve oğul arasında gelişir. Artık genç âşık, sadece masallarda kalmış bir masumiyetin, çoktan yitirilmiş bir saflığın ve temizliğin simgesidir.
Turgenyev’in ilk aşk öyküsü bir arkadaş toplantısında anlatılmak üzere yazılmış bir mektuptan yola çıkıyor, arkadaşlarına ilk aşkını anlatacak Vladimir Petroviç’in anılarından. Öykü oldukça basit bir girişle başlıyor. Genç oğlan komşu kızına âşık oluyor. Ancak yazar bu aşkı öylesine güzel betimliyor ki…
Tüm hikâye kadın erkek ilişkilerinde büyülenmek ile büyülenmeyi istemek arasındaki çelişkiye dikkat çekiyor. Bu her ne kadar Vladimir’in bakış açısından verilse de, çevresindeki herkesin kendisine âşık olmasından bıkan Zinaida’nın âşık olacağı adamı arayışının öyküsü.
Kitapta ilk dikkati çeken şeylerden biri; aşkın büyüsü altına giren insanların etkileyiciklerini yitirerek aşık olunan kişinin gözünde giderek sinikleşmesi, kişinin bunun ayırdında olsa bile buna engel olamaması. Öyle ki, bir zaman sonra Zinaida’ya âşık olan tüm erkekler, büyülenmişçesine onun etki alanına giriyor. Genç kadına ne kadar çok bağlanırsa, onu kendilerine o kadar çok bağlayabileceğini sanan erkekler tabii ki yanılıyorlar. Zinaida’nın onlardan istediği kendisini sevmeleri değil, sevdirebilecek kadar kadın üzerinde bir etki gücü yaratabilmeleri. Zaten onların aşkını istemeyen ama bu insanlarla da flört etmeden duramayan Zinaida’nın duygusal çelişkileri ile kadın ruhuna dair müthiş bir tasvir yapılıyor.”  

YORUM EKLE

banner471

banner474