Göç, yol açtığı etkilerden dolayı günümüz dünyasının önemli konularından biridir. Göç konusu, nedenleri ve sonuçları itibariyle çok boyutlu olarak değerlendirilmesi gereken bir sosyal bir sorundur. Neden ve sonuçları yanında etkilediği toplumlar açısından da tartışılması gereklidir. Göç sadece göç edenleri değil, göç edilen yerde bulunan yerleşik toplumları da etkilemektedir. Aslında pek de üzerinde düşünülmeyen, fakat diğerleri kadar önemli olan bir diğer sorun ise göç veren ülke toplumlarının da göç sürecinden etkilendiğidir.
Avrupa Birliği (AB) ekonomik, sosyal, siyasi ve demokratik olarak da rol model olabilecek seviyededir. Aynı zamanda AB üyeleri gelişmemiş ülkeler olarak en fazla göç olan ülkelerdir. İkinci Dünya Savaşından sonra yeniden yapılanma ve ekonomik büyümeyi sağlamak için dışarıdan işgücü sağlamış olan AB üye ülkeleri, günümüzde legal yollardan gelen göçmenlerin entegrasyon sorunlarını çözmek için çalışırlarken bir diğer yandan kaçak göçmenlerle mücadele etmektedirler.
Son yıllardaki aşırı göç, AB'nin siyasi yapısını tehdit etmeye neden olacak değişimleri de tetiklemektedir. Aşırı göç ve mevcut göçmenler, AB içerisinde yabancı düşmanlığını tetiklemekte ve özellikle Doğu Avrupa'dan başlayarak radikal sağ partilerin yüksek oy oranlarına ulaşmalarına yol açmaktadır. Radikal sağın Doğu Avrupa'dan Batı Avrupa'ya doğru yayılması ise AB içerisinde belirsizliklerle birlikte korkuların artmasına yol açmaktadır.
Göçmenleri ülkelerini terk etmeye zorlayan nedenler, küreselleşme bağlı etkenler ve ülkeler arasındaki uçuruma varan ekonomik dengesizliklerdir. Bu dengesizliğin tetiklediği göç olgusuna bağlı olarak AB ülkelerine yoğunlaşan göç güzergâhının bir geçit noktasının da coğrafyamız oluşturmaktadır. Bir geçit noktası olmamız bizi iki sorunla karşı karşıya bırakmaktadır. Yasal olmayan yollarla coğrafyamıza giriş yapanlar ve kendisine verilen yasal süre içinde coğrafyamızdan ayrılmayanlar. Bu gibi davranışların bize yansıması ise; Kayıt dışı çalışma, sağlıkta talebin artışı, eğitimde talebin artışı, suç oranlarında artış, devlete mali külfet olarak yansımaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, coğrafyamıza göç alınmasını engelleyici önlemlerin alınmamasıdır. Bu da göçmenlerin toplumla bütünleşmesine olanak vermeyen bir diğer sorunu tetiklemektedir.

Bu sorunların üzerine giderek çözüm üretmek durumundayız. Eğer coğrafyamız ülkelerini terk edip gelenlere eşit ve adil uygulamalar gerçekleştirilemezse bu bireylerin marjinalleşmesi söz konusu olacaktır. Marjinalleşmenin artması ise çatışmayı doğuracaktır. Çatışmanın sadece ekonomik faturası değil, insani faturası da ağır olacaktır…

Herkese iyi bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.