banner564

Irkçılığın gölgesinde yeni umutlar

Derinya kapısı, KKTC’nin güvenlik çizgileri açısından önemli bir bölgedir…

Bundan 2-3 yıl öncesine kadar Türk askerinin o bölgede yer değişikliğine gitmesi tartışma konusu bile olamazdı…
Fakat ‘yakınlaşmadan kaçan taraf’ olmamak için, bazı riskleri de omuzlayarak bölgedeki güvenlik noktaları gerilere çekildi…
Derinya’nın yanı sıra bölge halkının ısrarları nedeniyle Lefke’deki Aplıç Kapısı da karşılıklı geçişler için hazır hale getirildi…
Bugün her iki kapının da açılması bekleniyor…
Kendi beceriksizliğimiz yüzünden iş yapamaz hale getirdiğimiz, can çekişir durumdaki esnafımız bu iki yeni kapının açılması sonrasında ‘iş yapmayı’ ve ‘para kazanmayı’ hedefliyor…
Dileriz öyle olur…
Geçişlerin başlaması sonrasında esnafımızın iş yapması ve para kazanması mümkün olursa bundan büyük bir mutluluk duyarız…
Ne var ki; daha çok sınır kapısının açılması, daha çok temas veya daha çok yakınlaşma anlamına gelmiyor…
Hâlbuki daha çok sınır kapısı açılması sadece esnafın daha çok iş yapmasına değil, ikili temasların gelişmesine, iki toplum arasındaki güven duygularının artmasına yol açmalıdır…
Peki bu konuda herhangi bir umut var mıdır?..
İyi niyetli Kıbrıslı Türklerin uzattığı zeytin dalını, acaba kaç Kıbrıslı Rum tutacak?..
Kaç tanesi bizlerle dostluk ilişkisine girecek?..

Gerçekler gizlenemez

Bizim taraftaki siyasiler, güneydeki gelişmeleri her ne halse görmezden gelme adetlerini değiştirmiyor, gerekli önlemlerin alınması yönünde adım atmıyor, özellikle de Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yetkililerini belgelerle uyarma yönüne gitmiyorlar…
En önemli belge ise, terör örgütü ELAM’ın topladığı imzalardır…
Parlamentoda iki temsilcisi bulunan bu örgütün, tüm sınır kapılarının kapatılması için iki gün içinde 10 bin imza toplaması ve bunu Rum liderinin müsteşarına teslim etmesi bizleri hiç mi ilgilendirmiyor?..
Bu terör örgütü, 2003 yılında sınır kapılarının açılması sonrasında güneydeki adli suçların arttığını iddia ediyor…
Yine bu örgüt; geçişler nedeniyle ‘işgal bölgesi’ dediği KKTC’nin güçlendirildiğini savunuyor…
Ve sınır kapılarının kapanması için başlatılan imza kampanyasının genişletileceğini belirtiyor…
Böylesi bir örgütün iki gün içinde 10 bin imza toplaması endişe verici ve ürkütücü bir durumdur…
Gerekçeleri sağlam zemine dayanmayan ırkçı bir yaklaşımdır…
Sınır kapılarının açılmasından bu yana, adli suçlar açısından en büyük zararı gören aslında Kıbrıslı Türklerdir…
Kuzeye geçen Rumlara demir çubuklarla, topuzlarla saldıran olmadı…
Kıbrıslı Rumların araçlarına dinamit yerleştiren de olmadı…
Ama güneye geçen çok sayıda Kıbrıslı Türk’e demir çubuklarla, sopalarla saldırılar düzenlendi…
Bıçaklanan vatandaşlarımız oldu…
Bazı insanlarımızın araçları bombalarla havaya uçuruldu…
Güneyden, kuzeye çok yüklü miktarlarda uyuşturucu sevkiyatı yapıldı…
Buna karşın Kıbrıslı Türkleri yönetenler hiçbir zaman “kapıların açılması zararımıza olmuştur” demedi…
Kapıların kapatılması yönünde imza kampanyaları düzenlenmedi…
Evet, bugün iki yeni kapı daha açılıyor…
Yeni bir umut dönemi başlıyor…
Ancak 10 bin imzanın gölgesinde yapılıyor bunlar…
Bu imzaları başta Anastasiadis’in, Guterres’in, Juncker’in, Macron’un, Trump’ın, Merkel’in gözüne sokabilecek durumda mıyız?..
Sorunun yanıtını bekliyoruz…
Var mı bunu yapacak bir güç?.. 

YORUM EKLE

banner608

banner473