Kuzey Kıbrıs’ta yaşayanlar, kendi dışlarında kontrol edemedikleri ekonomik, siyasal, askeri, diplomatik sosyal pek çok olaydan doğrudan olumsuz etkilenmektedir. Bunun en yeni örneği, inşaat sektörü ile ilgili yaşanan olumsuzluktur. Ancak dış faktör, iç faktördeki olumsuz gelişmelerden ötürü etkisini artırmaktadır. Yani buna yol açan içimizdeki hataları göz ardı edemeyiz. BM Parametrelerine dayalı Kıbrıs sorunun çözüm arayışlarını terk edip de ‘İki Devletli Çözüm’ denen yola girildiği anda, bu dış faktördeki olumsuzluğu kendi elimizle davet ettik. Bu sözde “yeni” denen siyaset gündeme geldiğinde, toplumsal muhalefet şunu ifade etmişti. “Yeni denen bu siyaset hattı ile BM Parametrelerini reddederek gireceğiniz bu yolda, Mülkiyet Meselesini nasıl çözeceğinizi de izah etmeniz gerekir. Yapmazsanız, Güneyin bağnazlarına en büyük fırsatı sunacaksınız” denmişti. Üstelik şimdi, Güneyin bağnazlarının bu düşmanca tutumu karşısında, bu “yeni” denen en eskiyi savunanlar, şunu söylüyor. “Mülkiyet sorunun çözümüne Taşınmaz Mal Komisyonu çaredir”. Doğru. Yani dün bu yasanın iptali için KKTC Anayasa Mahkemesine başvuranlar, şimdi çare diye bunu öne sürüyorlar. Çünkü Taşınmaz Mal Komisyonu Yasası; Kıbrıs Sorununa, İki Bölgelilik temelinde BM Parametrelerine dönük bir çözümü toplum olarak benimsediğimizi ve mülkiyet sorununa; tazminat, takas ve kısmi iade ile çözümler getirerek, esasa; yani Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamak amacı için yasallaştığı vurgulanmaktadır. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, TMK ve KKTC Yargı Organını esaslı iç hukuk mercii olarak kabul etmiştir. Burada ifade edilen İki Bölgeliliğin ne anlama geldiği ise, BM Güvenlik Konseyi’nin 1991 sonrası aldığı kararlarda ifade edilen tanımlardadır. Buna göre; İki Bölgeliliğin esası, o bölgeyi yönetecek olan toplumun, nüfus ve mülkiyet çoğunluğuna sahip olmasıdır. 1990 sonrası gelişen tüm çözüm görüşmelerinin, mülkiyet sorunu ile ilgili arayışları, hep bu temele dayanmıştır. Şimdi siz, İki Bölgeliliği reddedip, İki Devletli teze dönerseniz, iğne ile kuyu kazarak elde edilen, bu değerleri etkisiz kılmayı da Güneyin bağnazları marifet sayar. Böylece tüm bu değerleri de etkisiz kılmak için elinden geleni yapar. Nazım Hikmet’in, Akrep Gibisin şiirinde dediği gibi, “Demeye de dilim varmıyor ama. Kabahatin çoğu, senin canım kardeşim.”
Kıbrıs sorununda temel mesele TMK değildir..
Geçmişten gelen ve geleceğe de devam edecek Kıbrıslı Rum-Kibrisli Türk farkliligini ve düşmanlığını para pulla,mal mulkke aşamazsiniz..